30 Ekim 2015 Cuma

Morgan Stanley Seçim Beklentisi

ABD yatırım bankası Morgan Stanley bugün yayınladığı Türkiye raporunda seçim sonrası beklenen en yüksek ihtimalin koalisyon hükümeti olduğunu bildirdi. Raporda, bununla birlikte gerek partiler arasında mevcut bulunan derin görüş ayrılıkları ve gerekse parti içlerindeki farklılıklar yüzünden koalisyon müzakerelerinin sancılı geçeceği görüşüne yer verildi.


Diğer taraftan, 13 yıllık tek parti hükümetinin sonucunda, iç ve dış istikrarın da etkisiyle, Türkiye’nin farklı bir jeopolitik konumda bulunduğunun altı çizildi. Raporda 1 Kasım seçimlerinin sonucunda oluşacak “yeni normal” ortamında kapsamlı ve kalıcı politika değişikliğinin çok gerçekçi olmayacağı görüşü vurgulandı.


 



Morgan Stanley Seçim Beklentisi #eborsahaber

Kırmızı Etin Fazlası Kemikleri Vuruyor

Kemik sağlığının korunması için fosfat içeriği yüksek olan kırmızı etin aşırı tüketilmemesi, onun yerine proteinden zengin bakliyat yenilmesi gerektiği bildirildi.


Uzmanlar, özellikle hayvansal proteinlerin fazla alınmasının idrar ile kalsiyum atılımını artıracağı uyarısında bulundu.


Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, yaptığı açıklamada, kemik sağlığının korunmasında yaşam boyu bilinçli beslenilmesinin çok önemli olduğunu belirtti.


Kemik kütlesinin korunması için kalsiyum, D vitamini, protein ve K vitamini, magnezyum, çinko gibi mikro besinlerin yeterince alınması gerektiğini ifade eden Kutsal, yaşlılarda protein ve D vitamini alımının genel olarak hareketliliğin sağlanması ve kişinin bağımsız hareket edebilmesi için önemli olduğunu vurguladı.


Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, “Kas ve kemik dokusunun gereksinimi olan önemli bir besin kaynağı da proteindir. Protein alımı için en sağlıklı ve güvenli olan, asit ve baz oluşturan besinler arasında denge sağlayan bir diyet ile alınmasıdır” ifadelerini kullandı.


Bakliyatı Et’e Tercih Etmeliyiz


Proteinin, bağırsaklardan kalsiyum emilimini artırdığına ve paratiroid hormonu baskılayarak kemik sağlığının korunmasına katkıda bulunduğuna dikkati çeken Kutsal,


bakliyat“Kemik ve kas açısından önemli olmakla birlikte fosfat içeriği yüksek olan kırmızı etin de aşırı tüketilmemesi, proteinden zengin olan bakliyat tüketimi önerilmektedir. Özellikle hayvansal proteinlerin fazla alınması idrar ile kalsiyum atılımını artıracağı için sakıncalıdır. İleri yaşlarda protein oranı yüksek, fakat kalsiyum, magnezyum, potasyum ve diğer besin maddelerinin oranı düşük dengesiz bir beslenme, yaşlılarda idrar ile mineral kaybına neden olmaktadır. Önerilen hayvansal protein kaynakları arasında; hindi, balık, yumurta, süt ve peynir yer almaktadır. Bitkisel protein kaynakları arasında ise soya fasulyesi, badem, fındık, fıstık, kuru fasulye ve tahıllar yer almaktadır.”


Kutsal, kemik sağlığının korunması açısından erişkinler için önerilen protein miktarının günde kilogram başına 0,8-1 gram olduğunu anlatarak, “Günde kilogram başına 1,5-2 gramın üzerindeki protein alımı ise kemik sağlığı açısından yararlı olmamakta, kemik yapımından sorumlu anabolik yanıtı azaltmaktadır” dedi.


 



Kırmızı Etin Fazlası Kemikleri Vuruyor #eborsahaber

Narenciye Hasadı Başladı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadı devam eden narenciyede üretimin geçen yılki seviyelerde gerçekleşmesini beklediklerini söyleyerek, “2014 yılında 3 milyon 784 bin tonluk üretim yapılmıştı. Bu yıl da 3 milyon 787 bin ton dolayında bir üretim olacak gibi görünüyor” ifadelerini kullandı.


semsi bayraktarBayraktar, Türkiye’nin sahip olduğu ekolojik yapı ve iklim özellikleri açısından bazı tropik meyveler dışında birçok meyve türünün yetiştirilmesine elverişli olduğunu, ve özellikle yaş meyve sebze de önemli bir potansiyele sahip bulunduğunu belirtti. Bayraktar, narenciyenin taze tüketimin yanında meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak çeşitli ürünlere işlenebildiği gibi kabuklarından da esans elde edildiğine dikkati çekti.


Bayraktar, narenciyenin beslenmedeki rolüne vurgu yaparak, “Bununla birlikte gribal enfeksiyonlara dayanıklılık sağlamada, kalbi kuvvetlendirmede, kan damarlarını ve kılcal damarları güçlendirmede, kanı temizlemede, sinirleri yatıştırarak bedeni ve zihni yorgunlukların giderilmesinde, diş etlerini güçlendirmede oldukça faydalı olduğu söylenmektedir. Özellikle kışa girmeye hazırlandığımız bu dönemlerde vücut direncinin artırılmasına katkı sağlayan önemli bir ürünümüzdür” dedi.


Dünya Narenciye Üretiminin Yüzde 2,7’si Ülkemizde Yapılmakta


Türkiye’nin dünyada narenciye üretiminde söz sahibi ülkelerden biri olduğunu bildiren Bayraktar;


“2014 yılında ülkemizde 3 milyon 783 bin ton narenciye üretimi yapılmıştır. Bu yıl da 3 milyon 787 bin ton üretim beklenmektedir. Ülkemizde narenciye üretimi, Akdeniz ve Ege Bölgesinde yoğunlaşmış durumdadır. Üretimde Adana ilimiz yüzde 25,9 payla ilk sıradadır. Bu ilimizi, yüzde 22,7’lik payla Mersin, yüzde 18,6’llık payla Hatay, yüzde 16,2’lik payla Antalya, yüzde 8,1’lik payla Muğla, yüzde 4’lük payla İzmir, yüzde 2,4’lük payla Aydın, yüzde 1,1’lik payla Osmaniye illerimiz izlemektedir.


Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2013 yılı verilerine göre, 135,8 milyon ton olan dünya narenciye üretiminin yüzde 2,7’si ülkemizde yapılmaktadır. Türkiye, üretiminde 9’ncu sıradadır. Dünyada Çin yüzde 24,1 payla üretimde birinciliği almaktadır. Bu ülkeyi yüzde 14,5 payla Brezilya, yüzde 7,5 payla ABD, yüzde 7,4 payla Hindistan, yüzde 5,6 payla Meksika, yüzde 4,7 payla İspanya takip etmektedir” ifadelerini kullandı.


İthalatın Yarısı Garçekleşti


Narenciye üretiminin ülke ihtiyacını fazlasıyla karşıladığını, yaş ve meyve ihracatının da miktar olarak yarıya yakınını gerçekleştirdiğini belirten Bayraktar;


“2014 yılında ihraç edilen 3 milyon 532 bin ton yaş meyve sebze ihracatımızın yüzde 44,9’unu narenciye oluşturuyor. Yapılan ihracat karşılığında 942,2 milyon dolarlık dövizin ülkemize girmesini sağlayan narennciye, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamıştır. Narenciye yaş sebze ve meyve ihracatımızın da lokomotifi konumundadır.


Narenciye ihracatımızın ülkelere göre dağılımına baktığımızda, 2014 yılında yapılan toplam narenciye ihracatımızın yüzde 33’ü Rusya’ya yapılmıştır. Bu ülkeyi yüzde 25’lik payla Irak, yüzde 11’lik payla Ukrayna, yüzde 4’lük paylarla Suudi Arabistan ve Romanya izlemiştir. Narenciye ihracatımızda öne çıkan ve bizim için önemli pazar konumundaki ülkelerde yaşanan siyasi karışıklar ihracatımızı da etkilemektedir.


Bunu yanı sıra ihracatımızı etkileyen en önemli konulardan biri de ihracat iadeleridir. Bilindiği üzere narenciye ihracatında verilen teşvik primleri yani ihracat iadeleri, ülkemizin narenciye ihracatında diğer ülkelerle rekabet edebilmesi, iç piyasada fiyat istikrarının sağlanması, üreticinin hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından son derece önemlidir. İhracat iadelerinin amacına ulaşabilmesi, ihracatçının önünü görebilmesi ve ihracatın gelişmesi için zaamanında verilmesinin yanında, yeterli miktarda verilmesi de büyük önem taşımaktadır. İhracat iadelerinin düşük açıklanması zaten komşu ülkelerde yaşanan siyasi karışıklıklar nedeniyle zor durumda kalan sektörü daha da sıkıntıya düşürebilecektir. Sezon açılmasına karşın ihracat iadeleri belli olmamıştır. İhracat iadeleri yeterli miktarda belirlenmesi ve bir an önce açıklanmalıdır.


Toplam yaş meyve sebze ihracatımızın miktar olarak yarıya yakınını gerçekleştiren, ülkemize 942 milyon dolar döviz kazandıran narenciyede ihracatın devamı çok önemlidir” dedi.


Narenciye sezonunun hayırlı olması dileğini paylaşan Genel Başkan Bayraktar, narenciye üretimi ve satışı için yapılması gerekenleri de şu şekilde sıraladı.


“İhracat iadelerinin yeterli miktarda belirlenmeli, bir an önce açıklanmalı ve ödemeler peşin olarak yapılmalıdır.


Tanıtım faaliyetleriyle iç tüketim artırılmalıdır.


Dış pazarda rekabet gücümüz artırılması, üreticilerimizin rekabet edebilmesi için maliyetler düşürülmelidir.


Gübre, mazot gibi üretim girdilerinin desteklenmesinin yanı sıra, ilaçlama, depolama, ambalajlama, nakliye gibi unsurların da desteklenerek girdilerdeki KDV oranları indirilmelidir.


Marka oluşturulmalı, yeni pazarlar bulunarak ihracatın artırılmalıdır.


Şeker ve asit oranı yeterli seviyeye gelmemiş narenciyenin hasat edilmesi kaliteyi düşüreceğinden bu hususta daha hassas davranılmalıdır.


Üretimden pazarlamaya kadar olan bütün aşamalarda eğitim ve yayım faaliyetlerine ağırlık verilmelidir.


Araştırma ve geliştirme faaliyetlerine ağırlık verilerek pazar talebine uygun çeşitler geliştirilmelidir.


Ürün ve kalite kaybı olmaksızın daha uzun sürede ürün arzının sağlanması, üreticinin kayba uğramaması bakımından depolamaya özel önem verilmesi, soğuk hava depoları artırılması gerekir.


Üreticilerimizin pazarlama problemlerinin çözümü bakımından, üretici birlikleri finansman bakımından güçlendirilerek daha aktif hale gelmeleri sağlanmalıdır.”


 



Narenciye Hasadı Başladı #eborsahaber

10:20 ABD SENATOSU 2 YILLIK BÜTÇE VE BORÇ TAVANI YASASINI ONAYLADI


10:20 ABD SENATOSU 2 YILLIK BÜTÇE VE BORÇ TAVANI YASASINI ONAYLADI #eborsahaber

TÜİK Dış Ticaret İstatistiklerni Açıkladı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2015 yılı Eylül ayı Dış Ticaret İstatistiklerini açıkladı. Buna göre raporda;


İhracat %14,2, ithalat %25,2 azaldı


Türkiye İstatistik Kurumu ile Gümrük ve Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2015 yılı Eylül ayında, 2014 yılının aynı ayına göre %14,2 azalarak 11 milyar 659 milyon dolar, ithalat %25,2 azalarak 15 milyar 401 milyon dolar olarak gerçekleşti.


Dış ticaret açığı %46,6 azaldı


Eylül ayında dış ticaret açığı %46,6 azalarak 7 milyar 13 milyon dolardan 3 milyar 742 milyon dolara düştü.


İhracatın ithalatı karşılama oranı 2014 Eylül ayında %66 iken, 2015 Eylül ayında %75,7’ye yükseldi.


Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ihracat %5,1 arttı


Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre; 2015 Eylül ayında bir önceki aya göre ihracat %5,1, ithalat %2,7 arttı. Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise; 2015 yılı Eylül ayında önceki yılın aynı ayına göre ihracat %2,9, ithalat %14,8 azaldı.


Avrupa Birliği’ne ihracat %7,7 azaldı


Avrupa Birliği’nin (AB-28) ihracattaki payı 2014 Eylül ayında %43,9 iken, 2015 Eylül ayında %47,2 oldu. AB’ye yapılan ihracat, 2014 yılının aynı ayına göre %7,7 azalarak 5 milyar 508 milyon dolar olarak gerçekleşti.


En fazla ihracat yapılan ülke Almanya oldu


Almanya’ya yapılan ihracat 2015 yılı Eylül ayında 1 milyar 138 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla İngiltere (959 milyon dolar), Irak (607 milyon dolar) ve İtalya (583 milyon dolar) takip etti.


İthalatta ilk sırayı Çin aldı


Çin’den yapılan ithalat, 2015 yılı Eylül ayında 1 milyar 968 milyon dolar oldu. Bu ülkeyi sırasıyla Almanya (1 milyar 607 milyon dolar), Rusya (1 milyar 423 milyon dolar) ve ABD (1 milyar 25 milyon dolar) izledi.


Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %4,6 oldu


Teknoloji yoğunluğuna göre dış ticaret verileri, ISIC Rev.3 sınıflaması içinde yer alan imalat sanayii ürünlerini kapsamaktadır. Eylül ayında ISIC Rev.3’e göre imalat sanayi ürünlerinin toplam ihracattaki payı %94,4’tür. Yüksek teknoloji ürünlerinin imalat sanayi ürünleri ihracatı içindeki payı %4,6, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise %32,3’tür.


Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ithalatı içindeki payı %17,5 oldu


İmalat sanayi ürünlerinin toplam ithalattaki payı %81,8’dir. Yüksek teknoloji ürünlerinin 2015 Eylül ayında imalat sanayi ürünleri ithalatı içindeki payı %17,5, orta yüksek teknolojili ürünlerin payı ise %43,1’dir.


Turizm geliri geçen yılın aynı çeyreğine göre %4,4 azaldı


Ziyaretçilerin kişi başı ortalama harcaması 706 $ oldu. Ziyaretçi sayısı geçen yılın aynı çeyreğine göre %1,9 arttı.


Turizm gideri geçen yılın aynı çeyreğine göre %14,1 arttı. Yurt dışını ziyaret eden vatandaşlar 2014 yılı III. çeyreğine göre %12,6 arttı.” İfadeleri kullanıldı.


Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından bu ay başında yayınlanan resmi olmayan geçici dış ticaret verilerine göre Eylül ayında dış ticaret açığı, 3,72 milyar dolar, ihracat 11,66 milyar dolar ve ithalat 15,38 milyar dolar olarak, 2015 yılı Ağustos ayında ise; ihracat 11,06 milyar dolar, ithalat 15,95 milyar dolar olarak ve dış ticaret açığı 4,89 milyar dolar olarak gerçekleşmişti.


 


 


 


 


 


 


 


 


 



TÜİK Dış Ticaret İstatistiklerni Açıkladı #eborsahaber

10:00 DIŞ TİCARET AÇIĞI EYLÜL AYINDA 3.74 MYR DOLAR (BEKLENTİ: -3,72 MYR DOLAR, (ÖNCEKİ AY: -4,89 MYR DOLAR) - TÜİK


10:00 DIŞ TİCARET AÇIĞI EYLÜL AYINDA 3.74 MYR DOLAR (BEKLENTİ: -3,72 MYR DOLAR, (ÖNCEKİ AY: -4,89 MYR DOLAR) - TÜİK #eborsahaber

09:50 JP MORGAN, ÜLKER BİSKÜVİ İÇİN TAVSİYESİNİ OVERWEİGHT"DEN NÖTR"E İNDİRDİ


09:50 JP MORGAN, ÜLKER BİSKÜVİ İÇİN TAVSİYESİNİ OVERWEİGHT"DEN NÖTR"E İNDİRDİ #eborsahaber

09:25 İSPANYOL BBVA"NIN 3.ÇEYREK NET ZARARI 1.06 MİLYAR EURO GERÇEKLEŞTİ, BEKLENTİ 870.8 MİLYON EURO OLDU


09:25 İSPANYOL BBVA"NIN 3.ÇEYREK NET ZARARI 1.06 MİLYAR EURO GERÇEKLEŞTİ, BEKLENTİ 870.8 MİLYON EURO OLDU #eborsahaber

Phillip Fx


30 Ekim Sabah BülteniPHİLLİP1





EURUSD


ABD ekonomisi 3. çeyrekte beklentilerden daha yavaş büyüdü. ABD Ticaret Bakanlığı’nın Washington’da açıkladığı veriye göre ekonomi yüzde 1.5 büyüdü. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi %1.6 büyümeydi. ABD’de haftalık işsizlik maaşı başvuruları 40 yılın en düşük seviyelerinde dalgalanmaya devam etti. Almanya’da ekim ayında mevsimsellikten arındırılmış işsiz sayısı beklentilerin üzerinde, 5 bin azalarak 2 milyon 788 bin oldu. Euro Bölgesi’nde ekonomik güven endeksi Avrupa Merkez Bankası’nın ek teşvik sinyalleri vermesinin de etkisiyle Ekim’de arttı. Böylece endeks dört ay üst üste artış kaydetti.



EURUSD 1.0896’ya kadar gerçekleştirdiği sert düşüşünün ardından tepki alımları ile bir parça toparlandı. Şu an için 1.0969 seviyesinde seyreden paritede yükselişlerin devamında 1.1075 ve ardından 1.1130’lara kadar yükselişler gelebilir. 1.1130 yukarı yönlü geçilirse 1.12 seviyesi test edilebilir. Satışların gelmesi durumunda 1.0920 ve ardından 1.0860 seviyelerine kadar geri çekilmeler gelebilir.


ALTIN


Fed’in ekonomoninin ılımlı büyüme kaydettiğini açıklaması ve Aralık’ta faiz artışı yapmak için açık kapı bırakmasıyla altın fiyatları geriledi. Bloomberg HT’nin haberine göre, altın Fed’in açıklamasının ardından yüzde 1.2 kadar düşerek  30 Eylül’den bu yana en büyük güniçi düşüşü kaydetti. Geçen yıl altın fiyatları ABD ekonomisinin ivmelenmesinin faizlerin 2006’dan beri ilk kez artacağı beklentisi yaratmasıyla yüzde 5 değer kaybetmişti. Fed’in ekonomideki iyileşmeye olan güveni doları desteklerken güvenli liman altın talebini ise azaltıyor.



Altın kayıplarını sürdürüyor. 1144.68’e e kadar gerileyen emtiada düşüşlerin devamında 1136’ya kadar gevşemeler gelebilir. Bollinger alt bandını zorlayan emtia da 1136 aşağı yönlü geçilirse 1120’lere doğru satış baskısı artabilir. Tepki alımlarının gelmesi durumunda ise 1165’lere kadar toparlanmalar gelebilir. 1165 yukarı yönlü geçilirse 1180’ler yeniden test edilebilir.


Dolar/TL


Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Türkiye’nin faiz artırımı ile ilgili, faiz artırımını gerektirecek hiçbir yapısal gerekliliğinin olduğuna inanmıyoruz, düşünmüyoruz” dedi. “Beklentimiz, hala Amerikan Merkez Bankası’nın faiz artıramayacağı yönündedir. Uzun zamandan beri bunu söylüyoruz, biz Türkiye olarak dünyanın izlemiş olduğu faiz ile ilgili o trendde maalesef 2014 sonunda veya 2015’ın başlarında biraz yavaş davrandık, ıskaladık. Şu anda Türkiye’in faiz artırımı ile ilgili, faiz artırımını gerektirecek hiçbir yapısal gerekliliğinin olduğuna inanmıyoruz, düşünmüyoruz” şeklinde görüş bildirdi.



Sert bir yükseliş gerçekleştiren Dolar/TL’de alımların devamında 2.9550 seviyesi test edilebilir. Bollinger üst bandını zorlayan paritede 2.9550 yukarı yönlü geçilirse 2.9770’lere kadar yükselişlerin devamı gelebilir. Aşırı alım bölgesinde olan Dolar/TL’de tepki satışlarının gelmesi durumunda ise 2.9070’lere doğru geri çekilmeler görmemiz mümkün.




Phillip Fx #eborsahaber

PFDK, Fenerbahçe"ye Ceza Verdi

Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) Başkan Avukat Hüseyin Karaahmetoğlu başkanlığında yaptığı toplantıda gündemdeki dosyaları görüşerek karara bağladı.


Kurul, Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanan Süper Lig’in 9. hafta mücadelesinde yaşanan olaylar nedeniyle Fenerbahçe taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle takdiren 15.000.-TL para cezası ile cezalandırılmasına, çirkin tezahürat için ihtar cezasına, Migros, Okul Açık ve Fenerium tribünlerine giriş yapan seyircilerin elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesine ve Fenerbahçe’nin, yayıncı kuruluşun müsabakadan önce soyunma odasından görüntü almasının sağlanmamasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle takdiren 15.000.-TL para cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.


 



PFDK, Fenerbahçe"ye Ceza Verdi #eborsahaber

Çin’den İkinci Çocuğa İzin Çıktı

Çin’in resmi Xinhua ajansında yer alan habere göre, iktidardaki Çin Komünist Partisi, tek çocuk politikasında değişikliğe gitmeye karar verdi. Değişikliğin amacının nüfus gelişimini dengeleme ve yaşlanan nüfusun oranının normale çekme olarak belirtildi.


Eski uygulamada, çiftlere ikinci çocuk yapma hakkı tanındı. Önceki uygulamalarda, şehirlerde bir, köylerde ise ilk çocuk kız ise ikinci çocuğa müsaade ediliyordu.


Çin’de 2014 yılında 17 milyon yeni doğum olmuştu ve bu rakam 2010 yılına göre 1 milyon daha fazla.


Çin’in 2014 yılındaki nüfusu 1 milyar 370 milyona çıkmıştı.


 



Çin’den İkinci Çocuğa İzin Çıktı #eborsahaber

Goldman Sachs, Dolar=Euro Olabilir

Goldman Sachs yıl sonuna kadar ABD dolarının Euro ile eşitlenebileceği beklentisini paylaştı.


Business HT internet sitesinde yayınlanan habere göre; Avrupa Merkez Bankası’nın 3 Aralık’taki toplantısında parasal teşviki artıracağı yönündeki mesajın ardından Çarşamba günü Fed de 16 Aralık’taki toplantıda faizleri artırmayı düşünebileceğini mesajı vermişti. Bu durum euro/dolar paritesinde hızlı bir etki yarattı ve parite 1,09 seviyelerine kadar geldi.


Goldman Sachs’ın New York’ta bulunan baş kur stratejisti Robin Brooks’un kaleme aldığı raporda Mart ayından bu yana yaşanan sancılı sürecin ardından piyasaların bu mesaja güvenmesinin zaman alacağı ifade edildi. Brooks raporunda yine de piyasaların bu mesajı kabul edeceğini ve 3 Aralık’tan önce euro dolar paritesinin 1,05, yıl sonuna kadar da 1,00 seviyesine geleceğini belirtti.


 



Goldman Sachs, Dolar=Euro Olabilir #eborsahaber

06:25 JAPON MERKEZ BANKASI PARA POLİTİKASINI DEĞİŞTİRMEDİ


06:25 JAPON MERKEZ BANKASI PARA POLİTİKASINI DEĞİŞTİRMEDİ #eborsahaber

Günün Stratejisi

Borsa İistanbul


BİST 100 endeksi tek seanslık kısa günü yüzde -0,16 kayıplar ile 78.536 puandan kapattı.


Borsa İstanbul 100 endeksi genel seçimlere doğru gidilirken ve FED faiz kararı riskini almak istemiyerek 80.000 puandan geçen referans destek noktasının üzerinde tutunamadı. Referansın altına geçen endeks satışlar ile 78.500 puana kadar geri çekildi. Teknik baz senaryomuz olan 76.600 destek ve 80.000 direnç noktalarını dikkatle izliyoruz.


MACD; Aşırı alım noktasında!


Destek: 76.600   Direnç: 80.000

endeks30


Dolar/TL


ABD doları TL karşısında teknik olarak güç topluyoy. FED’in faizleri değiştirmemesinin ardından gözler 15-16 Aralıkta yapılacak olan toplantıya çevrildi.


Dolar/TL kurunda teknik baz senaryomuz olan 2,8800 destek ve 2,9600 direnç noktalarını dikkatle izliyoruz.


MACD; Aşırı satım noktasında!


Destek: 2,8800   Direnç: 2,9600

dolar30



Günün Stratejisi #eborsahaber

29 Ekim 2015 Perşembe

Almanya’da Beyaz Yakalı İşsizler Ordusu Oluşacak

Financial Times’ın haberine göre; Avrupa’nın dolayısıyla Alman bankacılık sektörünün önde gelen bankalarından olan Deutsche Bank, 10 ülkede toplam 9 bin kişiyi işten çıkaracağını duyurdu. Bankaya danışmalık hizmeti veren kişilerin de sayısını azaltacak ve iştiraklerinden bir bankayı satarak 15 bin bankacı ile de yollarını böylelikle ayırmış olacak.


Haberde işten çıkarılacak danışma sayısının 6 bin kişiyi bulacağı ve bankanın iştiraki olan Postbank’ı satarak 15 bin kişi ile dolaylı olarak yollarını ayıracağı ifadelerine yer verildi.



Almanya’da Beyaz Yakalı İşsizler Ordusu Oluşacak #eborsahaber

İthal Oyuncak Hem Sağlımızı Hem De Ekonomimizi Tehdit Ediyor

Çin’den gelen ürünler insan sağlığını ve daha da önemlisi çocuklarımızın sağlığını tehdit etmeye devam ediyor.” Zehirli ayakkabı” alayı ile başlayan, ithal bazı oyuncaklarda yüksek oranda kanserojen içeren boya ile üretilmiş oyuncaklar yetkililerin harekete geçmesine neden olmuştu.


PAGEV Yerli Oyuncak Komitesi’nin alınan bilgilere göre, Türkiye’de yaklaşık 800 milyon lira ile 1 milyar lira arasında oyuncak pazarı var. Ancak ithalat artışı hızlanarak devam ediyor. Türkiye’de son 5 yılda 1,9 milyar dolarlık oyuncak üretildi. Bunun yaklaşık yüzde 25’ini oluşturan 493 milyon doları ihraç edildi. Söz konusu dönemde ithalat rakamı ise 3 milyar 154 milyon dolara ulaştı. Toplam ithalatın yüzde 92’si Çin’den gerçekleşti.


Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, yerli oyuncak sektörünün gelişimi için çok büyük çaba içerisinde olduklarını, tasarım ve üretim gücü olan yerli sanayicinin bir araya getirilmesi için çalışmaların devam ettiğini söyledi.


Fuara katılan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Daire Başkanı Fuat Şimşek ise bakanlık olarak yerli sanayinin geliştirilmesi konusunda sektörün yanında olduklarını ve Bakan Fikri Işık’ın katılımıyla PAGEV ev sahipliğinde yapılan Oyuncak Çalıştayı’nın sonuçlarını yakından takip ettiklerini söyledi.


Toyzeria&Kids Turkey’de konuşan PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, “Yerli üreticimizi kimseye yedirmeyeceğiz. Oyuncak, çocuklarımıza kültürümüzü aktarmanın en önemli enstrümanı. Bu durumda kültürümüzü de Çin’e teslim etmeyi düşünmüyoruz. Uzun dönemdir kendi haline terk edilen sektörü, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Fikri Işık’ın destekleri ve PAGEV Oyuncak Komitesi liderliğinde canlandırmaya başladık. Oyuncak İhtisas OSB’si için Düzce’de çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Kayıt almaya başladık” ifadelerini kullandı.


 



İthal Oyuncak Hem Sağlımızı Hem De Ekonomimizi Tehdit Ediyor #eborsahaber

Teşekkürler…

Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da kaybolan düzeni sağlamak için Osmanlı subayı olarak çıktığı Samsun’da başlattığı bağımsızlık kıvılcımını Kurtuluş Savaşı ile bir aleve, Cumhuriyeti ilan ederek ise ülkenin her hanesinde bir ocağa çevirmiştir.


ataturk 2


Yedi düveli yani İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, SSCB ve Yugoslavya 24 Temmuz 1923 günü İsviçre’nin Lozan şehrinde masaya oturtacak azim Mustafa Kemal önderliğindeki, Türk Milleti tarafından tüm dünyaya gösterilerek yeni kurulacak devletin mesajı herkes tarafından alınmıştır. Ancak devletin yönetim şekli henüz belirlenmemiştir.


lozan


11 Ağustos’ta toplanan ikinci Büyük Millet Meclisi 13 Ekim tarihinde Ankara’yı başkent ilan edilmiştir. Atatürk hayalini kurduğu, egemenliğin millete dayandığı bir yönetim biçimi olan Cumhuriyeti ilan edeceğini 28 Ekim akşamı Çankaya’da yemeğe davet ettiği yakın arkadaşları ile “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz” diyerek paylaşmıştır.


ankara başkent


29 Ekim günü Atatürk, milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı hazırlanan “Cumhuriyet” önergesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunmuştur. Meclis önergeyi kabulünün ardından Türkiye Devleti’nin yeni yönetimi biçimi Cumhuriyet, yeni ismi “Türkiye Cumhuriyeti Devleti” olarak belirlenmiştir. Atatürk, kurulan Türkiye Cumhuriyetinin ilk cumhurbaşkanı olmuştur.


cumhuriyetin ilanı


Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yılları halkın refah düzeyini arttıracak, bağımsızlığı güçlendirecek siyasi ve ekonomik reform kararlarının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından alınıp uygulanması ile yüksek tempoda geçmiştir.


Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarına başta olamak üzere bu uğurda şehit düşen ve gazi olan bu milletin evlatlarına sonsuz teşekkürlerimizi bir borç biliriz.


“Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu devam ettirecek sizlersiniz”


ataturk2



Teşekkürler… #eborsahaber

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Doodle Oldu

Dünyanın en yaygın kullanılan arama motoru Google 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını Doodle yaptı.


Tarihe damgasını vuran önemli olayları ana sayfasında bir görsel ile anlatan Google, Türkiye Cumhuriyet’inin ilan edildiği 29 Ekim gününü sayfasına taşıdı.


googlebn


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Doodle Oldu #eborsahaber

28 Ekim 2015 Çarşamba

FED Faiz Kararını Açıkladı

ABD Merkez Bankası FED faiz kararını açıkladı. Fed faiz oranlarını değiştirmedi. Faiz oranı Aralık 2008’deki seviyesinde kaldı.


FED’in açıklamasına göre;


ABD FOMC FED FONLARI MİNİMUM FAİZ %0 (BEKLENTİ:% ÖNCEKİ:%0 )


ABD FOMC FED FONLARI MAKSİMUM FAİZ %0.25 (BEKLENTİ:% ÖNCEKİ:%0.25 )


ABD FOMC FED FONLARI İSKONTO FAİZİ %0.75 (BEKLENTİ:% ÖNCEKİ:%0.75 )


ABD FOMC FED AŞIRI REZERVLERE ÖDENEN FAİZ %0.25 (BEKLENTİ:% ÖNCEKİ:%0.25 )



FED Faiz Kararını Açıkladı #eborsahaber

21:00 ABD FOMC FED FONLARI İSKONTO FAİZİ %0.75 (BEKLENTİ:% ÖNCEKİ:%0.75 )


21:00 ABD FOMC FED FONLARI İSKONTO FAİZİ %0.75 (BEKLENTİ:% ÖNCEKİ:%0.75 ) #eborsahaber

21:00 ABD FOMC FED FONLARI MAKSİMUM FAİZ %0.25 (BEKLENTİ:% ÖNCEKİ:%0.25 )


21:00 ABD FOMC FED FONLARI MAKSİMUM FAİZ %0.25 (BEKLENTİ:% ÖNCEKİ:%0.25 ) #eborsahaber

Emisyon Skandalı Sonrası Volkswagen Zarar Açıkladı

Almanya’nın otomobil devi Volkswagen yaptığı açıklamada üçüncü çeyrekte analistlerin tahmininin ötesinde 1,73 milyar euro (1,9 milyar dolar) net zarar bildirirken yılın bütünü için karlılık uyarısında bulundu. Analistler yılın üçüncü çeyreği için 1,6 milyar avroluk zarar bekliyordu.


Bir süredir dizel otomobillerde ortaya çıkan emisyon skandalıyla uğraşan Volkswagen’in söz konusu sorunun onarımı için yaptığı harcamalar kazancı olumsuz etkiliyor.


Geçen yılın aynı döneminde 2,9 milyar euro kar açıklayan Volkswagen’in zararı, büyük ölçüde, “özel kalem” adı altında yayınlanan ve emisyon sorunu yüzünden geri çağrılan 11 milyon aracın yarattığı ilave masrafa yönelik ayrılan 6,7 Milyar euro tutarındaki kaynak yüzünden oluştu.


Volkswagen, aynı zamanda, hem grubun bütünü hem de otomobil bölümü için yılın tamamında karlılığın ciddi ölçüde düşebileceği uyarısında bulundu.


 


 



Emisyon Skandalı Sonrası Volkswagen Zarar Açıkladı #eborsahaber

FED’i Beklerken…

Gelişen ülke ekonomileri piyasalarının yakından takip ettiği FED faiz artışı zamanlamasında bir kilometre taşı daha bu akşam geçilecek. TSİ saat 21:00’ de açıklanacak faiz kararı için piyasalar bir değişiklik beklemiyor.


Uzmanlar 10 yıldır faiz artırımı yapmayan FED’in daralan dünya ekonomisinin de etkisi ile bugün faiz artırmasına ihtimal vermiyor.


Reuters anketine katılan 46 ekonomistin tamamı FED’in politika faizini sıfır ile yüzde 0.25 arasında tutacağını tahmin ediyor.


FED Başkanı Yellen’in açıklama sonrasında planlı bir basın toplantısı bulunmuyor.


 



FED’i Beklerken… #eborsahaber

Phillip Fx


28 Ekim Sabah Bülteni





 


EURUSD


Tüketici eğilimlerini ölçen Conference Board tarafından New York’ta açıklanan verilerine göre, Ekim ayında tüketici güveni Ekim’de üç ayın en düşük seviyesine indi. ABD’de tüketici güveni 97.6 oldu. Bloomberg anketine katılan 72 ekonomistin beklentisi 102.9’du. Ekonomistlerin tahminleri 98 ile 106.2 aralığında değişiyordu. Conference Board Yöneticisi Lynn Franco, “Tüketici güvenindeki düşüşe rağmen tüketiciler hala son koşulları uygun buluyor. Ancak yakın vadede ekonominin çok fazla güçlenmesini beklemiyorlar” diye konuştu.



EUR/USD geçtiğimiz hafta başlayan ve 1.0996’lara varan sert düşüşünün ardından şu an için 1.1033‘lerde seyrediyor. RSI göstergesinin aşırı satım işaret ettiği paritede alımların kuvvetlenmesi durumunda 1.12 ve ardından 1.1290’lara kadar yükselişler gelebilir. 1.1290 yukarı yönlü geçilirse 1.1335 test edilebilir. Paritede satışların gelmesi durumunda ise 1.0930’lara doğru düşüşler görebiliriz.


ALTIN


Altın, yatırımcıların dikkatlerini Fed’in faiz artırımının ne zaman başlayabileceğine ilişkin işaretler alabilmek için Fed toplantısına çevirmeleri ile birlikte, iki haftanın en düşük seviyesi yakınında işlem görmesinin ardından bir parça toparlanma kaydetti. Metal önceki günlerde yüzde 1.1 geriledi ve son üç haftanın en uzun düşüş dönemini gerçekleştirdi. Fed yetkilileri iki gün sürecek politika toplantılarına başlıyor. Yüksek faizler, yatırımcısına faiz ödemesi yapmayan altının cazibesini bir parça azaltıyor.



4 saatlik grafiğe göre 100 barlık basit hareketli ortalamanın destek olarak çalıştığı altında 1165 üzeri kapanışlar yukarı yönlü hareketleri beraberinde getirebilir. 1173 yukarı yönlü kırılırsa 1190’lara kadar ataklar gelebilir. Parabolic Sar göstergesinin düşüş sinyali verdiği altında satış yönündeki yatırımcılar için 1155 seviyesi önemli. 1155 aşağı yönlü kırılırsa 1120’’ler test edilebilir.


Dolar/TL


ABD Merkez Bankası’nın yarınki faiz kararı ve Türkiye’de hafta sonu gerçekleşecek genel seçimler öncesinde dolar/TL 2.91’i aştı. 2.88 seviyelerinden işlem gören kur 2.91’in üzerine yükseldi. ABD para birimi 15 Ekim’de Fed’in faiz artışını gelecek yıla öteleyeceği beklentisinin kuvvetlenmesiyle 2,87’lere kadar inerek son 2 ayın en düşük seviyesini görmüştü. Fed’in yarınki faiz kararı doların hareketi açısından belirleyici olacak. Traderlar Fed’in bu ay bir faiz artışına gitme ihtimalini %4 olarak fiyatlarken Aralık için ise bu beklenti %35.



Dolar/TL 4 saatlik grafiğe göre düşüş kanalı içerisinde bir görünüme sahip. Şu an için 2.9056’larda tutunmaya çalışan parite 2.8600-2.9170 bandı arasında hareket ediyor. 2.9170 üzeri kapanışlar 2.9380’lerin test edilmesini sağlayabilir. 2.9380 yukarı yönlü geçilirse 2.95’ler hedeflenebilir. Aşağı yönlü hareketlerde ise 2.8620 seviyesine kadar düşüşler görebiliriz.




Phillip Fx #eborsahaber

TCMB Yılsonu Enflasyon Tahminini Yukarı Çekti

Merkez Bankası, yılsonu enflasyon tahminlerini 1 puan yukarı güncelledi. TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın sunumunda yer alan bilgilere göre;


Orta vadeli tahminler oluşturulurken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği bir çerçeve esas alınmıştır.


Sıkı makroihtiyati çerçevenin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının makul seviyelerde seyretmeye devam edeceği değerlendirilmektedir


Enflasyon Görünümü


Bu çerçevede enflasyonun %70 olasılıkla 2015 yılı sonunda % 7,4 ile % 8,4 aralığında (orta noktası % 7,9), 2016 yılı sonunda % 5,0 ile % 8,0 aralığında (orta noktası % 6,5) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.


Enflasyonun 2017 yılı sonunda yüzde 5’e yakın gerçekleşeceği, orta vadede ise % 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir.


TCMB Başkanı Başçı, Enflasyon Raporunu Açıkladı


TCMB internet sitesinde yayınlanan açıklama aşağıda bulunuyor:


Rapor’da, her zaman olduğu gibi, para politikası kararlarına temel oluşturan iktisadi görünüm ile makroekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerimizi paylaşıyor ve son üç aydaki gelişmeler doğrultusunda güncellenen orta vadeli enflasyon tahminlerimiz ile para politikası duruşumuzu sunuyoruz. Ayrıca Rapor’da ana bölümlere ilave olarak çeşitli konularda yedi adet kutuya yer verdik. Bu kutularda güncel ve ilgi çekici konulara ilişkin analizler yer alıyor. Rapor’da tüketici güven endeksinin belirleyicilerine bakan, ihracatımızın gelir ve fiyat esnekliklerini inceleyen, işsizlik oranı tahmini için öncü gösterge analizi yapan ve işgücüne katılım oranı öngörüleri sunan kutular var. Ayrıca, krediler ile özel tasarruflar arasındaki ilişkiyi inceleyen, Türkiye’de ve diğer ülkelerde tüketici ve ticari kredilerin cari açıkla ilişkisine dair bulgular sunan ve Türkiye’nin kamu borç stoku ve bütçe gerçekleşmelerini uluslararası bir karşılaştırma ile analiz eden kutular mevcut. Kutuların başlıklarını yansıda görüyorsunuz. Her biri Türkiye ekonomisi ile ilgili önemli konulara ışık tutuyor. Birazdan Enflasyon Raporu dahilinde internet sayfamızda yayımlanacak olan bu çalışmaları okumanızı tavsiye ederim.


Konuşmama politikalarımız üzerinde önemli rol oynamaya devam eden küresel iktisadi görünüme değinerek başlayacağım. 2015 yılının üçüncü çeyreği küresel finans piyasalarındaki oynaklıkların devam ettiği bir dönem oldu. Küresel para politikalarına dair belirsizliklerin yanı sıra küresel büyümeye dair endişeler bu dönemde ön plana çıktı. Çizdiğim bu çerçevede, gelişmiş ülkelerdeki uzun vadeli faizlerin oynaklığı yüksek seviyelerini korurken belirsizlik göstergelerinde de artış gördük (Grafik 1). Üçüncü çeyrek sonu ve dördüncü çeyrek başlarında ise ABD Merkez Bankası’nın ilk faiz artışı kararını öteleyeceğine dair aalgıların güçlenmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye devam edebileceğini açıklaması ve Çin Merkez Bankası’nın ekonomiyi destekleyici yönde aldığı kararlar sonrasında, finansal piyasalardaki oynaklıklar bir miktar azaldı.

Gelişmekte olan ülkelerin finansal varlık fiyatları da bahsettiğim bu dalgalanmalardan önemli oranda etkilendi (Grafik 2). Küresel iktisadi faaliyette 2014 yılından beri yaşanan yavaşlama eğilimi 2015 yılı ikinci çeyreğinde de sürdü. Bu gelişmede, Çin ve diğer bazı gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama etkili oldu. Küresel iktisadi faaliyetteki zayıf seyir nedeniyle emtia fiyatlarında üçüncü çeyrekte düşüşler yaşandı.


Bu dönemde, küresel piyasalarda yaşanan oynaklığın etkileri Türkiye ekonomisinde de gözlendi ve iç belirsizlikler ile birlikte finansal göstergelerde dalgalanmalar yaşandı. Bu dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak enflasyon görünümünü dikkate alarak sürdürdüğümüz sıkı para politikası duruşumuzun yanında, Ağustos ayında açıkladıığımız yol haritası kapsamında finansal istikrarı destekleyici ve döviz likiditesini dengeleyici yönde adımlar attık.


1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar


Hepinizin bildiği gibi, 18 Ağustos 2015 tarihinde küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından önce ve sonra uygulayabileceğimiz politikalara ilişkin bir yol haritası yayınladık. Bu metinde, faiz koridorunun daraltılacağını ve bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı etrafında daha simetrik bir hale getirileceğini belirttik. Aynı duyuruda Türk lirası likiditesi, döviz likiditesi ve finansal istikrara yönelik normalleşme öncesinde ve sırasında uygulayacağımız politikalara da yer verdik. Bu doğrultuda, Türk lirası likiditesiyle ilgili olarak, 23 Eylül 2015 tarihinden itibaren piyasa yapıcı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı uygulamasını kaldırdık ve Türk lirası işlemlerin teminat koşullarını sadeleştirdik. İlave olarak, Türk lirası işlemleri için teminata döviz depo getirilmmesi imkanını hatırlattık ve bu imkanın kullanımıyla ilgili basitleştirici yeni kuralları sizlerle paylaştık. 28 Eylül 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu değişikliklerle bankalarımızın likidite yönetimini etkinleştirmeyi amaçlıyoruz.


Sene başından itibaren gözlediğimiz birikimli döviz kuru hareketleri ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıkların enflasyon ve enflasyon bekleyişleri üzerindeki etkilerini sınırlamak amacıyla sıkı para politikası duruşumuzu 2015 yılı üçüncü çeyreğinde de sürdürdük. Bu dönemde uyguladığımız sıkı likidite politikası sonucu ortalama fonlama faizini kademeli olarak yükselttik (Grafik 3 ve 4). Önümüzdeki dönemde alacağımız para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağını vurgulamak isterim. Merkez Bankası olarak, enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeleri dikkate alarak para politikasındaki sıkı duruşumuzu gerekli görülen süre boyunca sürdüreceğiz.

Yıl genelinde negatif seyreden 5 yıllık piyasa faizi ile bankalararası gecelik repo faizi arasındaki fark, 2015 yılı Ekim ayı itibarıyla sıfıra yakın seviyelere geldi (Grafik 5). Getiri eğrisi bu dönemde de yataya yakın konumunu sürdürdü


Ağustos ayında paylaştığımız yol haritası çerçevesinde finansal istikrarı destekleyici önlemler aldık. Bu önlemler 2014 yılı Kasım ayından bu yana çekirdek dışı yabancı para yükümlülüklerin vadesinde gözlenen uzama eğilimini desteklemeye başladı. Özellikle üç yıldan uzun vadelerde gözlenen istikrarlı artış eğiliminin finansal istikrar açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz (Grafik 7). 29 Ağustos 2015 tarihinde yaptığımız bir diğer duyuruda Türk lirası cinsinden zorunlu karşılıklara ödediğimiz faizi Eylül, Ekim ve Aralık aylarında 50’şer baz puan artıracağımızı belirttik. Bu düzenleme bankacılık sektörünün aracılık maliyetini azaltmakta ve çekirdek yükümlülüklere ilave bir destek sağlamaktadır. Nitekim, yansıda da gördüğünüz gibi, bu düzenlemelerin ilk ilan edildiği Kasım 2014’ten itibaren Kredi/Mevduat oranındaki yükseliş yerini yatay bir seyre bıraktı

Küresel para politikalarının normalleşmesi sürecinde yapacaklarımıza ilişkin yayınladığımız yol haritasında döviz likidite yönetiminin esnekliğini artırıcı tedbirlere de yer verdik. Bu doğrultuda, bankaların TCMB nezdindeki döviz ve efektif piyasalarında işlem yapma limitlerini 1 Eylül 2015 tarihinden itibaren yaklaşık yüzde 130 oranında arttırarak 50 milyar ABD dolarına yükselttik. Böylelikle, bankalara tahsis edilen depo limitleri ile ROM kapsamında TCMB’de bulundurulan altın ve döviz varlıklarının toplamını bankaların gelecek bir yıldaki yurt dışı borç ödemelerinin tamamını fazlasıyla karşılayabilecek seviyeye getirdik. Ayrıca, küresel finansal piyasalarda artan oynaklık nedeniyle 19 Ağustos 2015 tarihinden itibaren döviz satım ihalesi tutarını bir gün önce ilan edilen asgari tutarın 70 milyon ABD doları fazlasına kadar artırılabileceğimizi duyurduk. Bu çerçevede, Merkez Bankası olarak döviz likiditesinde dengeleyici duruşumuzu sürdürüyoruz.

Sıkı para politikası duruşumuzun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyrediyor. Yakın zamanda artan yurt içi ve küresel belirsizliklerin etkisiyle kredilerin büyüme hızında ilave bir yavaşlama gözlemledik. Toplam kredilerin kur etkisinden arındırılmış yıllık büyüme hızı üçüncü çeyrek sonu itibarıyla yüzde 15,3 oranına geriledi. Bu dönemde, hem tüketici kredilerinin hem de ticari kredilerin büyüme hızında belirgin bir yavaşlama gerçekleşti. Tüketici kredileri yıllık büyüme oranı anılan dönem sonunda yüzde 12,2’ye, ticari kredilerin kur etkisinden arındırılmış yıllık büyüme oranı ise yüzde 17,8’e geriledi (Grafik 9). Kredi büyümesindeki ve kompozisyonundaki bu gelişmeler hem dengelenme sürecine hem de finansal istikrara katkı sağlıyor


2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar


Şimdi tahminlerimize temel oluşturan makroekonomik görünüme ve varsayımlarımıza değineceğim. Öncelikle yakın dönem enflasyon gelişmelerini özetlemek istiyorum. Ardından da tahminlerimizi üretirken baz senaryoda temel aldığımız yurt içi ve yurt dışı talep görünümünden bahsedeceğim.

2015 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla yaklaşık 0,75 puan artarak yüzde 7,95 oranına yükseldi ve Temmuz Enflasyon Raporu öngörüsünün üzerinde gerçekleşti (Grafik 11 ve 12). Yıllık enflasyondaki yükselişte gıda fiyatları ve döviz kuru gelişmeleri belirleyici oldu. Döviz kuru gelişmelerinin enerji fiyatlarına yansıması petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle diğer mal gruplarına kıyasla daha sınırlı kaldı.


Bu dönemde, çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğilimi, önceki çeyreğe kıyasla bir miktar gerilemiş olsa da, yüksek seviyesini devam ettirdi (Grafik 13). Bununla birlikte, para politikasındaki sıkı duruşumuz ve yurt içi talepteki ılımlı seyir sonucunda, döviz kuru artışlarının fiyatlara geçişinin geçmiş yıllardaki benzer dönemlere kıyasla daha sınırlıı olduğunu değerlendiriyoruz. Bu dönemde, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir ve bunun yemek hizmetleri fiyatlarına yansımaları sürerken, gıda ve yemek hizmetleri haricindeki kalemlerin enflasyonu önceki çeyreğe kıyasla yaklaşık yarım puan artarak yüzde 6,36 oranına yükseldi (Grafik 14).


Bu çerçevede, enflasyonun bir süre daha mevcut düzeylere yakın seyredeceğini sonrasında ise azalma eğilimine gireceğini tahmin ediyoruz. Kamu maliyesinin görünümüne bağlı olarak enflasyonun yüzde 5 hedefine orta vadede ulaşacağını değerlendiriyoruz.


2015 yılı ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) verilerine göre iktisadi faaliyet Temmuz Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla daha güçlü bir seyir izledi ve milli gelir dönemlik bazda yüzde 1,3, yıllık bazda ise yüzde 3,8 oranında arttı (Grafik 15). Mevsimsellikten arındırılmış milli gelir bileşenlerini üretim yönünden incelediğimizde, sanayi katma değerinin milli gelir büyümesine en yüksek katkıyı sağladığını, diğer kaleemlerin de büyümeye pozitif yönde katkıda bulunduğunu görüyoruz (Grafik 16).

2015 yılının ilk yarısında yurt içi talebin büyümeye katkısı dış talepten yüksek oldu. Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler iktisadi faaliyette ılımlı seyre işaret ederken, yılın ikinci yarısında büyüme kompozisyonundaki değişimin net ihracat lehine olabileceği yönünde sinyaller içeriyor. Sanayi üretimi ve iç talebe ilişkin satış, üretim ve ithalat göstergeleri nihai yurt içi talebin büyümeye katkısının ılımlı seyredeceğini ima ediyor. Ayrıca, AB ülkelerinin talebindeki artışın önümüzdeki dönemde ihracatımızı olumlu etkilemesini bekliyoruz. Bu doğrultuda, iç talebin seyrine bağlı olarak ithalat talebinde gözlenebilecek yavaşlama ile beraber değerlendirdiğimizde, dış talebin yılın ikinci yarısında büyümeye katkısının artacağını öngörüyoruz.


2011 yılından itibaren uygulanan makroihtiyati politika çerçevesi ile birlikte milli gelir ılımlı bir büyüme eğilimi sergilerken, nihai yurt içi talep yaşanan dengelenme süreecinin ardından bir toparlanma sürecine girdi (Grafik 17). İç ve dış gelişmeler nedeniyle finansal koşullarda gördüğümüz sıkılaşmanın iç talep üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğunu, ancak yurt içi belirsizliklerin azalması durumunda söz konusu sıkılaşmanın geçici olabileceğini değerlendiriyoruz. Ayrıca, küresel kriz sonrası gözlenen güçlü istihdam performansının gelir kanalından yurt içi talebi destekleyeceğini düşünüyoruz. Bunun yanı sıra, cari açıkta öngörülen düşüş ve güçlü kamu maliyesi de olası şoklara karşı ekonomi politikalarının dengeleyici yönde hareket edebilmesi açısından alan oluşturuyor. Dış ticaret ortaklarımızdan Euro Bölgesi’ndeki toparlanmanın ihracatımızı desteklemesini beklerken, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Rusya ve Irak’a yapılan ihracata ilişkin belirsizlikler aşağı yönlü risk unsurları olarak ortaya çıkmakta. Fed faiz kararlarının ve Çin ekonomisindeki yavaşlamanın dünya ekonomisine etkileri ile Avrupa’daki toparlanmanın kalıcılığı konusundaki belirsizllikler de dış talebe ilişkin aşağı yönlü risklere işaret ediyor. Özetle 2016 yılında iç talebin ılımlı seyretmesi, dış talebin ise toparlanma eğilimi sergilemesi ve bu sayede büyüme kompozisyonundaki dengelenmenin sürmesini bekliyoruz. Yurt içi talepteki ılımlı seyrin, tüketici kredilerinde gözlenen yavaşlamanın ve dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmelerin katkısı ile cari açıkta gözlenen iyileşme eğiliminin devam etmesini bekliyoruz


Bildiğiniz gibi, enflasyon tahminlerinde gıda, enerji ve ithalat fiyatları da önemli rol oynuyor. Dolayısıyla, tahminlere geçmeden önce kısaca söz konusu değişkenlere dair varsayımlarımızı aktaracağım.

Başta enerji fiyatları olmak üzere, uluslararası piyasalardaki emtia fiyatlarında gördüğümüz düşüş eğilimi yılın üçüncü çeyreğinde de sürdü. Çin ve diğer gelişmekte olan ekonomilerdeki yavaşlamanın katkı verdiği bu eğilim Türkiye ekonomisinde de ithalat fiyatlarının ABD doları bazında gerilemesine neden oldu. Dolayısıyla, ham petrol fiyatları ve ABD dolarrı cinsinden ithalat fiyatlarına dair varsayımlarımızda aşağı yönlü güncellemeler yaptık (Grafik 19). Yıllık ortalamalar itibarıyla ham petrol fiyatları varsayımımızı 2015 yılı için 59 dolardan 54 dolara, 2016 yılı için ise 63 dolardan 54 dolara düşürdük. Gıda fiyatlarına dair yıl sonu varsayımlarında ise güncelleme yapmadık ve 2015 ve 2016 yıl sonu gıda enflasyonu varsayımımızı yüzde 8 olarak koruduk.


Maliye politikasının orta vadeli duruşu için ise 2016-2018 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonlarını temel aldık. Bir önceki Program’la karşılaştırıldığında, yeni projeksiyonlara göre gelirler ve harcamalar kalemlerinde milli gelire oranla 2015 yılında bir miktar artış ve sonraki yıllarda ise daha sınırlı bir azalış öngörülüyor. Bu görünüme bağlı olarak, enflasyondaki iyileşmenin kademeli bir şekilde gerçekleşeceğini ve enflasyonun yüzde 5 hedefine orta vadede ulaşacağını değerlendiriyoruz.


3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü


Şimdi sizlere, çizmiş olduğum çerçeve daahilinde ürettiğimiz enflasyon ve çıktı açığı tahminlerimizi sunacağım.

Orta vadeli tahminlerimizi oluştururken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşumuzu sürdürdüğümüz bir çerçeveyi esas aldık. Ayrıca, sıkı makroihtiyati çerçevenin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının geldiği makul seviyelerin devam edeceğini değerlendiriyoruz. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 7,4 ile yüzde 8,4 aralığında (orta noktası yüzde 7,9), 2016 yılı sonunda ise yüzde 5,0 ile yüzde 8,0 aralığında (orta noktası yüzde 6,5) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyonun 2017 yılında yüzde 5’e yaklaşıp, orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz


2015 yıl sonu enflasyon tahminimizde Temmuz Enflasyon Raporu’na göre yapılan yukarı yönlü güncellemenin 1,2 puanı üçüncü çeyrekteki döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimi üzerindeki yükseltici etkisinden kaynaklanıyor. Öte yandan, ithalat fiyyatları görünümünde bir önceki Rapora kıyasla gözlenen iyileşme yıl sonu enflasyon tahminine 0,2 puan aşağı yönlü etkide bulundu. Bu çerçevede, Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 6,9 olarak verilen 2015 yıl sonu enflasyon tahminini 1 puan yukarı yönlü güncelledik (Grafik 20).

Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 5,5 olarak verilen 2016 yıl sonu enflasyon tahminini ise 1 puan yukarı yönlü güncelleyerek yüzde 6,5’e yükselttik. 2015 yıl sonu enflasyon tahminindeki yukarı yönlü güncellemenin ve döviz kurunda yaşanan gelişmelerin gecikmeli etkilerinin 2016 yıl sonu enflasyon tahmini üzerinde sırasıyla 0,6 puan ve 0,8 puan yükseltici etki yapacağını tahmin ediyoruz. 2016 yılı ortalama ithalat fiyatı varsayımındaki gerileme ve 2016 yılı için öngörülen çıktı açığındaki sınırlı miktarda aşağı yönlü güncelleme ise 2016 yıl sonu tahminini önceki Rapor’a göre sırasıyla 0,3 puan ve 0,1 puan aşağı yönde etkiledi.




TCMB Yılsonu Enflasyon Tahminini Yukarı Çekti #eborsahaber