lira etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
lira etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Aralık 2015 Pazartesi

Günün Stratejisi 21.12.2015

Günün Stratejisi Borsa İstanbul


Fed öncesi ve sonrası üç günde 4.521 puan yapan Borsa İstanbul 100 endeksi haftanın son gününde gelen kar satışları ile  yüzde -1.70 geri çekilerek 72.460 puandan kapattı.


Piyasalar bu hafta yine ekonomiden çok Musul ve Suriye’de yaşanacak jeopolitik gelişmelere bağlı olarak yön belirlemeye çalışacak.


Para Giriş- Çıkış Analizi


18.12.2015 tarihi itibari ile ilk beş aracı kurum net pozisyonları şöyle oluştu;

[table id=204 /]


18.12.2015 tarihi itibari ile en çok işlem gerçekleştiren on kurum ise söyle;

[table id=205 /]


Teknik Analiz


Borsa İstanbul 100 endeksi haftanın son günüde bir önceki kapanış seviyesi olan 74.168 puanın altında başladı ve gelen kar satışları ile 72.567 puandan geçen destek noktasının altında kapanış gerçekleştirdi.


BİST 100 endeksi bugün 72.567 puanın üzerinde anlamlı bir yükseliş yapamaz veya kapatamaz ise teknik olarak satışların devamını görmek mümkün olacaktır. Geri çekilmelerde 71.032 puandan geçen destek noktası izlenecektir. Eğer üzerinde destek bulur ve güç toplayabilir ise tekrar 74.168 puandan geçen direnç noktasını test edebilir.


Destek: 71.032   Referans: 72.567   Direnç: 74.168


Bist 100 Grafik
Bist 100 Grafik

Dolar/TL’de Günün Stratejisi


Dolar/TL Fed öncesi ve sonrası olmak üzere geçtiğimiz haftanın beş iş günü üst üste düşüşler ile tamamladı. Bugün 2,9016 desteğinden güç bulması muhtemel olan Dolar/TL kurunda 2,9367 TL seviyesi tekrar test edilebilir.


Ancak 2,9016 TL desteği aşağı kırılması durumunda bir sonraki destek 2,8696 TL’de!


Destek: 2,9016  Direnç: 2,9367


Dolar TL Grafik
Dolar TL Grafik

NOT: Teknik analize dayalı alım satım işlemlerinde yapılan en büyük yanlışlardan bir tanesi destekten alım veya dirençten satım stratejisidir.


Doğru olan strateji ise direncin üzerinde anlamlı bir ilerleme veya kapanış yapıyorsa al, geçtiği direnç rakamını stop-loss kabul (zarar kes) et ve bir üzerindeki direnci analiz et stratejisidir. Eğer bir sonraki direncin stratejisi ise üzerine atıp tutunamıyorsa satışa geç, kapatıyorsa pozisyonu sürdür ancak stop-loss noktanı o fiyata iyileştir stratejisidir. Böylelikle yükseliş ve düşüş trendlerinde karı maksimize etmek mümkündür.




Günün Stratejisi 21.12.2015 #eborsahaber

20 Aralık 2015 Pazar

Fed Sonrası Doların Üç Günü

ABD Merkez Bankası’nın (Fed) son yaklaşık 18 aydır beklenen faiz artırım kararının Aralık toplantısında gelmesinin ardından TL, dolar karşısında 3 günde yüzde 2 değer kazandı.


FED Sonrası Dolar Ne Oldu?


Fed’in piyasa beklentileri doğrultusunda gösterge faizini 25 baz puan artırmasının ardından birçok analistin genel beklentilerinin aksine düşüşe geçen dolar/TL, 2,91’in altına kadar geriledi.


ABD Merkez Bankası faiz kararı sonrasında dolar, gelişmiş ülke para birimlerine karşı değer kazandı.  Avro, yen ve sterline karşısın da yüzde 2’ye varan artışlar kaydetti.


Gelişen ülke para birimlerinin dolar karşısındaki güçlü görünümü dikkati çekti. Dolar, Meksika pesosu, Hindistan rupisi ve Endonezya rupisi karşısında ise yaklaşık yüzde 1 düştü. Ancak Brezilya ve Güney Afrika’nın siyasi belirsizlikler ve ekonomik baskılardan nedeni ile uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından negatif izlemeye alınmasının ardından dalgalı bir seyir izledi.


16.12.2015 Çarşamba akşamı Fed’in TSİ ile 21.00’de faiz artırım kararını açıklaması sonrası  TL’nin ise diğer gelişen ülke para birimlerinden de pozitif yönde ayrıştığı görülüyor. ABD Merkez Bankası kararı öncesinde 2,99’un üzerini test eden dolar/TL, düşüşünü üst üste 3’üncü güne taşıdı ve 2,9054’e geri çekildi. Böylece dolar/TL’nin Fed öncesine göre düşüşü yüzde 2’yi aştı.


Saatlik Dolar/TL Grafiği
Saatlik Dolar/TL Grafiği

 



Fed Sonrası Doların Üç Günü #eborsahaber

9 Aralık 2015 Çarşamba

Günün Stratejisi 09.12.2015

Borsa İstanbul


BİST100 endeksi Rusya ile yaşanan jeopolitik kriz, Türk askerinin Kuzey Irak’taki askeri varlığının gündeme taşınması ve Azerbaycan- Ermenistan sınır çatışmalarına Rusya’nın da dahil olması ile günü – 808 puan düşüş ile 73.100 puandan kapattı.


Para Giriş- Çıkış Analizi


08.12.2015 tarihi itibari ile ilk beş aracı kurum net pozisyonları şöyle oluştu;

[table id=185 /]


08.12.2015 En çok işlem gerçekleştiren on kurum ise söyle;

[table id=186 /]


Teknik Analiz


Dip arayışı ile dalgalanmasını arttıran Borsa İstanbul 100 endeksinde bugün 72.570 destek noktası ile 74.824 puandan geçen direnç noktaları takip edilecek. BİST100 endeksinin beş günlük ağırlıklı ortalamasının 74.624 puanda kalmış olması nedeni ile teknik olarak bugün geri çekilmeler daha sınırlı, yukarı hareketler daha kalıcı olabilir!


Destek: 72.570   Direnç: 78.824

endeks 09.12.2015


Dolar/TL


Fed Aralık toplantısına giderken ABD doları, Türk Lirası paritesinde teknik baz senaryomuz olan kısa vade trend desteği gün itibari ile 2,8659 TL’de oluşurken, yukarıda iki kez görüp kıramadığı 2,9315 TL direnç olarak önemini koruyor. Kalıcı yukarı hareketin görülmesi için 2,9315 üzerine atması, aşağı yönlü hareketin hızlanması için ise 2,8659 TL desteğinin altına kayması izlenmelidir.


Destek: 2,8659   Direnç: 2,9315

dolar 09.12.2015



Günün Stratejisi 09.12.2015 #eborsahaber

4 Aralık 2015 Cuma

TCMB, Fiyat Gelişmeleri Raporunu Yayınladı

TCMB 2015 Kasım fiyat gelişmeleri raporunun özet bölümünde, “Kasım ayında tüketici fiyatları yüzde 0,67 oranında artmış ve yıllık enflasyon 0,52 puan yükselerek yüzde8,10 olmuştur. Enflasyondaki yükselişte işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artış ile enerji fiyatlarındaki baz etkisi öne çıkmıştır. Ayrıca, bu dönemde Türk lirasındaki birikimli değer kaybı etkileri zayıflamakla birlikte devam etmiş ve temel mal grubu enflasyonundaki yükseliş sürmüştür. Hizmet enflasyonu ise yüksek seyrini korumuştur. Çekirdek enflasyon göstergelerinin yıllık enflasyonu artış kaydetmiş, ana eğilimi ise temel mallardaki yükselişe karşılık hizmet grubundaki iyileşme ile birlikte yatay seyretmiştir” ifadelerini kullandı.


 



TCMB, Fiyat Gelişmeleri Raporunu Yayınladı #eborsahaber

3 Aralık 2015 Perşembe

Günün Stratejisi 03.02.2015

Borsa İstanbul


BİST100 endeksi günü Rus savunma Bakanı’nın; “Türkiye terör örgütlerinden petrol alıyor” iddiasının ardından gelen satışlar ile yüzde -0,51 düşüşler ile 76.394 puandan kapattı. 02.02.2015 tarihi itibari ile ilk beş aracı kurum net pozisyonları şöyle oluştu;

[table id=179 /]


Teknik Analiz


Borsa İstanbul 100 endeksi, 01.02.2015 tarihli stratejimize paralel olarak, 76.600 puanın üzerinde açılıp güç toplayarak 77.585 puanın biraz üzerini görerek gelen satışlar ile 7.394 puandan kapandı. 76.600 puanın altında kapanış gerçekleştiren endeks bugün üzerine atıp güç toplayamaz ise teknik olarak gün itibari ile 75.330 puandan geçen kısa vade destek noktasını test edebilir.


Destek: 75.330   Referans: 76.600   Direnç: 77.585

endeks 03.02.2015


Dolar/TL


Dolar/TL en düşük 2,8737 TL’yi gördükten sonra gelen tepki alımları ile en yüksek 2,8994 TL’yi görerek düzeltmesini yaptı.


Dolar/TL’de baz senaryomuz olan kısa vadeli trend desteği gün itibari ile 2,8525 TL’den geçerken, yukarıda 2,9315 TL direnç olarak izlenmeye devam edecek.


Destek: 2,8525   Direnç: 2,9315   

dolar 03.12.2015


eborsahaber.com



Günün Stratejisi 03.02.2015 #eborsahaber

30 Kasım 2015 Pazartesi

TCMB Kasım Ayı Finansal İstikrar Raporunu Açıkladı

Küresel büyümeye dair aşağı yönlü riskler nedeniyle finans piyasalarındaki oynaklıklar devam etmektedir. ABD Merkez Bankası’nın faiz artırım süreci, Çin ekonomisindeki yavaşlamaya ilişkin endişeler ve emtia fiyatlarında oluşan aşağı yönlü eğilim, gelişmekte olan ülkeler üzerinde özellikle yılın üçüncü çeyreğinde önemli ölçüde etki yapmıştır. Bu dönemde, gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy hareketleri zayıf ve dalgalı bir seyir izlemiştir.


Yılın üçüncü çeyreğinden itibaren artan iç ve dış belirsizlikler nedeniyle kredilerin büyüme hızında ilave bir yavaşlama olduğu dikkat çekmektedir. Kredilerdeki yavaşlamanın iç ve dış belirsizliklerin kademeli olarak azalması sonucunda geçici olabileceği değerlendirilmektedir.


Hanehalkının borçluluğu makul ve sürdürülebilir düzeylerde seyretmektedir.


Bankaların aktif kalitesinde önemli bir değişiklik görülmemektedir. Takipteki alacak oranı yatay seyretmekle birlikte, özellikle teminatsız bireysel krediler ve KOBİ kredilerinin oranlarında bir miktar artış dikkat çekmektedir. Yabancı para firma kredilerinde tahsili gecikmiş alacak oranı düşük seyrini korumaktadır. Bankaların sermaye yeterlilik oranları bir miktar azalmakla birlikte sektörün özkaynakları beklenmeyen zararları karşılayabilecek güçtedir.


Uluslararası Gelişmelere Ait Özetler


Gelişmekte olan ülke piyasalarından portföy cinsi yatırım çıkışlarının yılın ikinci yarısında hızlandığı ve finansal göstergelerin dalgalı bir seyir izlediği gözlenmektedir.


Gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısının seyrinde üç ana gelişme rol oynamıştır.


ABD’nin para politikasına ilişkin beklentiler küresel finansal piyasalar üzerinde etkili olmaya devam etmektedir.


Çin ekonomisindeki yavaşlamanın ve izlenen politikaların, diğer gelişmekte olan ülkeler üzerinde önemli etkileri olabilecektir.


Çin ekonomisindeki yavaşlama, emtia fiyatlarındaki aşağı yönlü hareketi kuvvetlendirmektedir.


Gelişmekte olan ülkelerin dışsal şoklara karşı dayanıklılığı artırıcı yönde adım atmaya devam etmesi önem arz etmektedir.


Yurtiçi Gelişmelere Ait Özetler


2015 yılının ikinci çeyreğinde iktisadi faaliyet istikrarlı büyüme eğilimini devam ettirmiştir.


Enflasyonda gıda fiyatları ve döviz kuru kaynaklı artış yaşanmıştır.


Küresel para politikalarına dair belirsizlikler ve küresel büyümeye dair endişelerin de etkisiyle ülkemize yönelik portföy akımları dalgalı seyretmiştir


Yılbaşından itibaren yükselme eğilimi gösteren devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) faiz oranları, Eylül ayından itibaren gerilemeye başlamıştır.


TCMB, yıl başından itibaren gözlenen döviz kuru hareketleri ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıkların enflasyon ve enflasyon bekleyişleri üzerindeki etkilerini sınırlamak amacıyla sıkı para politikası uygulamıştır.


Cari işlemler dengesi iyileşmeye devam etmektedir.


Uygulanan mali disiplin hem risk primlerinin hem de enflasyonun düşmesine önemli katkı yapmaktadır.


Dengelenme sürecinin istikrarlı bir biçimde devam etmesi ve alınan makroihtiyati tedbirler küresel finansal piyasalardan kaynaklanabilecek risklere karşı ülkemiz finansal sisteminin dayanıklılığı artırmaktadır.


 



TCMB Kasım Ayı Finansal İstikrar Raporunu Açıkladı #eborsahaber

3 Kasım 2015 Salı

Goldman Sachs TCMB Faiz Beklentisi

Goldman Sachs seçimlerin ardından TCMB kararları ile beklentilerini yayınladı.


Goldman Sach değerlendirmesinde; “TCMB’nin kısmi politika normalleşmesine ve ek sıkılaşmaya 2016 başlarında başlamasını bekliyoruz. TCMB’nin faizi 2016 yılı sonuna kadar % 12’ye çıkarmasını tahmin ediyoruz”  ifadelerine yer verdi.


 



Goldman Sachs TCMB Faiz Beklentisi #eborsahaber

FİTCH Seçim Sonuçlarını Yorumladı

Kredi derecelendirme kuruluşu FİTCH, Türkiye’nin ülke kredi profili ve notuna yönelik çıkarımların, yapısal reform ve ekonomik yeniden dengelenmeye olanak sağlayacak daha öngörülebilir ve istikrarlı politik ortamı sağlayacak sonuçların üretilip üretilmeyeceğine bağlı olacağını belirtti.


Seçimlere ilişkin belirsizliğin azalması ve hükümetin oluşmasının, siyasi risklerin azaldığı şeklinde değerlendirilmeyeceğini kaydeden FİTCH, Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı yetkisini genişletme yönündeki çabalarına yeniden başlaması halinde iç siyasi gerilimin yeniden yükseleceğini ifade ediyor.


Kuruluş, politik risklerin Türkiye’nin kredi notu üzerinde uzun zamandır üzerinde baskı oluşturduğunu


İfade ederek “İsteğe bağlı politika yapılması, hükümetin etkinliği, politika öngörülebilirliği çökertmek ve sermaye akımlarını hayal kırıklığına uğratmak gibi kaygılar Türkiye’nin kredi notu üzerinde baskı oluşturuyor” dedi.


FİTCH konuya ilişkin açıklamalarına; “İstikrarlı bir çoğunluk hükümetinin oluşması ekonomik büyüme üzerinde siyasi belirsizliğin yol açtığı ağırlığı ortadan kaldıracak. Ancak, seçim sonucunun yapısal reformu destekleyeceği, enflasyonun azaltılması, net sermaye girişine daha az bağımlılık ve büyümeye en iyi desteğin nasıl olacağına ilişkin politika belirleyicileri arasındaki gerilimi çözmeye yardımcı olacağı konuları henüz belirsiz. Ekonomiyle ilgili anahtar nitelikteki bakanlıklara yapılacak atamalar erken bir siyasi niyet işareti olabilir. Ekonomik istikrar için bir diğer önemli konu merkez bankası üzerindeki siyasi baskının seçimlerle bertaraf edilmesi”


“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Merkez Bankası üzerinde yaptığı baskı örneğinde olduğu gibi, Türkiye’nin politika bütünlüğü ve kredibilitesi açısından aynı reytinge sahip diğer ülkelerden daha zayıf durumda kalmakta.


Politik belirsizliği ve öngörülebilirlik sorunlarının çözülmesi, ekonomik büyüme ve dış açıkların azaltmak için yeniden reformların teşvik edilmesi kredi notunu pozitif etkileyecektir” ifadelerine yer verdi.


 



FİTCH Seçim Sonuçlarını Yorumladı #eborsahaber

28 Ekim 2015 Çarşamba

TCMB Yılsonu Enflasyon Tahminini Yukarı Çekti

Merkez Bankası, yılsonu enflasyon tahminlerini 1 puan yukarı güncelledi. TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın sunumunda yer alan bilgilere göre;


Orta vadeli tahminler oluşturulurken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun sürdürüleceği bir çerçeve esas alınmıştır.


Sıkı makroihtiyati çerçevenin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının makul seviyelerde seyretmeye devam edeceği değerlendirilmektedir


Enflasyon Görünümü


Bu çerçevede enflasyonun %70 olasılıkla 2015 yılı sonunda % 7,4 ile % 8,4 aralığında (orta noktası % 7,9), 2016 yılı sonunda % 5,0 ile % 8,0 aralığında (orta noktası % 6,5) gerçekleşeceği tahmin edilmektedir.


Enflasyonun 2017 yılı sonunda yüzde 5’e yakın gerçekleşeceği, orta vadede ise % 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir.


TCMB Başkanı Başçı, Enflasyon Raporunu Açıkladı


TCMB internet sitesinde yayınlanan açıklama aşağıda bulunuyor:


Rapor’da, her zaman olduğu gibi, para politikası kararlarına temel oluşturan iktisadi görünüm ile makroekonomik gelişmelere ilişkin değerlendirmelerimizi paylaşıyor ve son üç aydaki gelişmeler doğrultusunda güncellenen orta vadeli enflasyon tahminlerimiz ile para politikası duruşumuzu sunuyoruz. Ayrıca Rapor’da ana bölümlere ilave olarak çeşitli konularda yedi adet kutuya yer verdik. Bu kutularda güncel ve ilgi çekici konulara ilişkin analizler yer alıyor. Rapor’da tüketici güven endeksinin belirleyicilerine bakan, ihracatımızın gelir ve fiyat esnekliklerini inceleyen, işsizlik oranı tahmini için öncü gösterge analizi yapan ve işgücüne katılım oranı öngörüleri sunan kutular var. Ayrıca, krediler ile özel tasarruflar arasındaki ilişkiyi inceleyen, Türkiye’de ve diğer ülkelerde tüketici ve ticari kredilerin cari açıkla ilişkisine dair bulgular sunan ve Türkiye’nin kamu borç stoku ve bütçe gerçekleşmelerini uluslararası bir karşılaştırma ile analiz eden kutular mevcut. Kutuların başlıklarını yansıda görüyorsunuz. Her biri Türkiye ekonomisi ile ilgili önemli konulara ışık tutuyor. Birazdan Enflasyon Raporu dahilinde internet sayfamızda yayımlanacak olan bu çalışmaları okumanızı tavsiye ederim.


Konuşmama politikalarımız üzerinde önemli rol oynamaya devam eden küresel iktisadi görünüme değinerek başlayacağım. 2015 yılının üçüncü çeyreği küresel finans piyasalarındaki oynaklıkların devam ettiği bir dönem oldu. Küresel para politikalarına dair belirsizliklerin yanı sıra küresel büyümeye dair endişeler bu dönemde ön plana çıktı. Çizdiğim bu çerçevede, gelişmiş ülkelerdeki uzun vadeli faizlerin oynaklığı yüksek seviyelerini korurken belirsizlik göstergelerinde de artış gördük (Grafik 1). Üçüncü çeyrek sonu ve dördüncü çeyrek başlarında ise ABD Merkez Bankası’nın ilk faiz artışı kararını öteleyeceğine dair aalgıların güçlenmesi, Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye devam edebileceğini açıklaması ve Çin Merkez Bankası’nın ekonomiyi destekleyici yönde aldığı kararlar sonrasında, finansal piyasalardaki oynaklıklar bir miktar azaldı.

Gelişmekte olan ülkelerin finansal varlık fiyatları da bahsettiğim bu dalgalanmalardan önemli oranda etkilendi (Grafik 2). Küresel iktisadi faaliyette 2014 yılından beri yaşanan yavaşlama eğilimi 2015 yılı ikinci çeyreğinde de sürdü. Bu gelişmede, Çin ve diğer bazı gelişmekte olan ülkelerdeki yavaşlama etkili oldu. Küresel iktisadi faaliyetteki zayıf seyir nedeniyle emtia fiyatlarında üçüncü çeyrekte düşüşler yaşandı.


Bu dönemde, küresel piyasalarda yaşanan oynaklığın etkileri Türkiye ekonomisinde de gözlendi ve iç belirsizlikler ile birlikte finansal göstergelerde dalgalanmalar yaşandı. Bu dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak enflasyon görünümünü dikkate alarak sürdürdüğümüz sıkı para politikası duruşumuzun yanında, Ağustos ayında açıkladıığımız yol haritası kapsamında finansal istikrarı destekleyici ve döviz likiditesini dengeleyici yönde adımlar attık.


1. Para Politikası Uygulamaları ve Parasal Koşullar


Hepinizin bildiği gibi, 18 Ağustos 2015 tarihinde küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından önce ve sonra uygulayabileceğimiz politikalara ilişkin bir yol haritası yayınladık. Bu metinde, faiz koridorunun daraltılacağını ve bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı etrafında daha simetrik bir hale getirileceğini belirttik. Aynı duyuruda Türk lirası likiditesi, döviz likiditesi ve finansal istikrara yönelik normalleşme öncesinde ve sırasında uygulayacağımız politikalara da yer verdik. Bu doğrultuda, Türk lirası likiditesiyle ilgili olarak, 23 Eylül 2015 tarihinden itibaren piyasa yapıcı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı uygulamasını kaldırdık ve Türk lirası işlemlerin teminat koşullarını sadeleştirdik. İlave olarak, Türk lirası işlemleri için teminata döviz depo getirilmmesi imkanını hatırlattık ve bu imkanın kullanımıyla ilgili basitleştirici yeni kuralları sizlerle paylaştık. 28 Eylül 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren söz konusu değişikliklerle bankalarımızın likidite yönetimini etkinleştirmeyi amaçlıyoruz.


Sene başından itibaren gözlediğimiz birikimli döviz kuru hareketleri ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıkların enflasyon ve enflasyon bekleyişleri üzerindeki etkilerini sınırlamak amacıyla sıkı para politikası duruşumuzu 2015 yılı üçüncü çeyreğinde de sürdürdük. Bu dönemde uyguladığımız sıkı likidite politikası sonucu ortalama fonlama faizini kademeli olarak yükselttik (Grafik 3 ve 4). Önümüzdeki dönemde alacağımız para politikası kararlarının enflasyon görünümüne bağlı olacağını vurgulamak isterim. Merkez Bankası olarak, enflasyon beklentilerini, fiyatlama davranışlarını ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeleri dikkate alarak para politikasındaki sıkı duruşumuzu gerekli görülen süre boyunca sürdüreceğiz.

Yıl genelinde negatif seyreden 5 yıllık piyasa faizi ile bankalararası gecelik repo faizi arasındaki fark, 2015 yılı Ekim ayı itibarıyla sıfıra yakın seviyelere geldi (Grafik 5). Getiri eğrisi bu dönemde de yataya yakın konumunu sürdürdü


Ağustos ayında paylaştığımız yol haritası çerçevesinde finansal istikrarı destekleyici önlemler aldık. Bu önlemler 2014 yılı Kasım ayından bu yana çekirdek dışı yabancı para yükümlülüklerin vadesinde gözlenen uzama eğilimini desteklemeye başladı. Özellikle üç yıldan uzun vadelerde gözlenen istikrarlı artış eğiliminin finansal istikrar açısından oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz (Grafik 7). 29 Ağustos 2015 tarihinde yaptığımız bir diğer duyuruda Türk lirası cinsinden zorunlu karşılıklara ödediğimiz faizi Eylül, Ekim ve Aralık aylarında 50’şer baz puan artıracağımızı belirttik. Bu düzenleme bankacılık sektörünün aracılık maliyetini azaltmakta ve çekirdek yükümlülüklere ilave bir destek sağlamaktadır. Nitekim, yansıda da gördüğünüz gibi, bu düzenlemelerin ilk ilan edildiği Kasım 2014’ten itibaren Kredi/Mevduat oranındaki yükseliş yerini yatay bir seyre bıraktı

Küresel para politikalarının normalleşmesi sürecinde yapacaklarımıza ilişkin yayınladığımız yol haritasında döviz likidite yönetiminin esnekliğini artırıcı tedbirlere de yer verdik. Bu doğrultuda, bankaların TCMB nezdindeki döviz ve efektif piyasalarında işlem yapma limitlerini 1 Eylül 2015 tarihinden itibaren yaklaşık yüzde 130 oranında arttırarak 50 milyar ABD dolarına yükselttik. Böylelikle, bankalara tahsis edilen depo limitleri ile ROM kapsamında TCMB’de bulundurulan altın ve döviz varlıklarının toplamını bankaların gelecek bir yıldaki yurt dışı borç ödemelerinin tamamını fazlasıyla karşılayabilecek seviyeye getirdik. Ayrıca, küresel finansal piyasalarda artan oynaklık nedeniyle 19 Ağustos 2015 tarihinden itibaren döviz satım ihalesi tutarını bir gün önce ilan edilen asgari tutarın 70 milyon ABD doları fazlasına kadar artırılabileceğimizi duyurduk. Bu çerçevede, Merkez Bankası olarak döviz likiditesinde dengeleyici duruşumuzu sürdürüyoruz.

Sıkı para politikası duruşumuzun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle yıllık kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyrediyor. Yakın zamanda artan yurt içi ve küresel belirsizliklerin etkisiyle kredilerin büyüme hızında ilave bir yavaşlama gözlemledik. Toplam kredilerin kur etkisinden arındırılmış yıllık büyüme hızı üçüncü çeyrek sonu itibarıyla yüzde 15,3 oranına geriledi. Bu dönemde, hem tüketici kredilerinin hem de ticari kredilerin büyüme hızında belirgin bir yavaşlama gerçekleşti. Tüketici kredileri yıllık büyüme oranı anılan dönem sonunda yüzde 12,2’ye, ticari kredilerin kur etkisinden arındırılmış yıllık büyüme oranı ise yüzde 17,8’e geriledi (Grafik 9). Kredi büyümesindeki ve kompozisyonundaki bu gelişmeler hem dengelenme sürecine hem de finansal istikrara katkı sağlıyor


2. Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar


Şimdi tahminlerimize temel oluşturan makroekonomik görünüme ve varsayımlarımıza değineceğim. Öncelikle yakın dönem enflasyon gelişmelerini özetlemek istiyorum. Ardından da tahminlerimizi üretirken baz senaryoda temel aldığımız yurt içi ve yurt dışı talep görünümünden bahsedeceğim.

2015 yılının üçüncü çeyreğinde yıllık tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla yaklaşık 0,75 puan artarak yüzde 7,95 oranına yükseldi ve Temmuz Enflasyon Raporu öngörüsünün üzerinde gerçekleşti (Grafik 11 ve 12). Yıllık enflasyondaki yükselişte gıda fiyatları ve döviz kuru gelişmeleri belirleyici oldu. Döviz kuru gelişmelerinin enerji fiyatlarına yansıması petrol fiyatlarındaki düşüş nedeniyle diğer mal gruplarına kıyasla daha sınırlı kaldı.


Bu dönemde, çekirdek enflasyon göstergelerinin ana eğilimi, önceki çeyreğe kıyasla bir miktar gerilemiş olsa da, yüksek seviyesini devam ettirdi (Grafik 13). Bununla birlikte, para politikasındaki sıkı duruşumuz ve yurt içi talepteki ılımlı seyir sonucunda, döviz kuru artışlarının fiyatlara geçişinin geçmiş yıllardaki benzer dönemlere kıyasla daha sınırlıı olduğunu değerlendiriyoruz. Bu dönemde, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir ve bunun yemek hizmetleri fiyatlarına yansımaları sürerken, gıda ve yemek hizmetleri haricindeki kalemlerin enflasyonu önceki çeyreğe kıyasla yaklaşık yarım puan artarak yüzde 6,36 oranına yükseldi (Grafik 14).


Bu çerçevede, enflasyonun bir süre daha mevcut düzeylere yakın seyredeceğini sonrasında ise azalma eğilimine gireceğini tahmin ediyoruz. Kamu maliyesinin görünümüne bağlı olarak enflasyonun yüzde 5 hedefine orta vadede ulaşacağını değerlendiriyoruz.


2015 yılı ikinci çeyreğine ilişkin Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYİH) verilerine göre iktisadi faaliyet Temmuz Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünüme kıyasla daha güçlü bir seyir izledi ve milli gelir dönemlik bazda yüzde 1,3, yıllık bazda ise yüzde 3,8 oranında arttı (Grafik 15). Mevsimsellikten arındırılmış milli gelir bileşenlerini üretim yönünden incelediğimizde, sanayi katma değerinin milli gelir büyümesine en yüksek katkıyı sağladığını, diğer kaleemlerin de büyümeye pozitif yönde katkıda bulunduğunu görüyoruz (Grafik 16).

2015 yılının ilk yarısında yurt içi talebin büyümeye katkısı dış talepten yüksek oldu. Üçüncü çeyreğe ilişkin göstergeler iktisadi faaliyette ılımlı seyre işaret ederken, yılın ikinci yarısında büyüme kompozisyonundaki değişimin net ihracat lehine olabileceği yönünde sinyaller içeriyor. Sanayi üretimi ve iç talebe ilişkin satış, üretim ve ithalat göstergeleri nihai yurt içi talebin büyümeye katkısının ılımlı seyredeceğini ima ediyor. Ayrıca, AB ülkelerinin talebindeki artışın önümüzdeki dönemde ihracatımızı olumlu etkilemesini bekliyoruz. Bu doğrultuda, iç talebin seyrine bağlı olarak ithalat talebinde gözlenebilecek yavaşlama ile beraber değerlendirdiğimizde, dış talebin yılın ikinci yarısında büyümeye katkısının artacağını öngörüyoruz.


2011 yılından itibaren uygulanan makroihtiyati politika çerçevesi ile birlikte milli gelir ılımlı bir büyüme eğilimi sergilerken, nihai yurt içi talep yaşanan dengelenme süreecinin ardından bir toparlanma sürecine girdi (Grafik 17). İç ve dış gelişmeler nedeniyle finansal koşullarda gördüğümüz sıkılaşmanın iç talep üzerinde aşağı yönlü risk oluşturduğunu, ancak yurt içi belirsizliklerin azalması durumunda söz konusu sıkılaşmanın geçici olabileceğini değerlendiriyoruz. Ayrıca, küresel kriz sonrası gözlenen güçlü istihdam performansının gelir kanalından yurt içi talebi destekleyeceğini düşünüyoruz. Bunun yanı sıra, cari açıkta öngörülen düşüş ve güçlü kamu maliyesi de olası şoklara karşı ekonomi politikalarının dengeleyici yönde hareket edebilmesi açısından alan oluşturuyor. Dış ticaret ortaklarımızdan Euro Bölgesi’ndeki toparlanmanın ihracatımızı desteklemesini beklerken, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Rusya ve Irak’a yapılan ihracata ilişkin belirsizlikler aşağı yönlü risk unsurları olarak ortaya çıkmakta. Fed faiz kararlarının ve Çin ekonomisindeki yavaşlamanın dünya ekonomisine etkileri ile Avrupa’daki toparlanmanın kalıcılığı konusundaki belirsizllikler de dış talebe ilişkin aşağı yönlü risklere işaret ediyor. Özetle 2016 yılında iç talebin ılımlı seyretmesi, dış talebin ise toparlanma eğilimi sergilemesi ve bu sayede büyüme kompozisyonundaki dengelenmenin sürmesini bekliyoruz. Yurt içi talepteki ılımlı seyrin, tüketici kredilerinde gözlenen yavaşlamanın ve dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmelerin katkısı ile cari açıkta gözlenen iyileşme eğiliminin devam etmesini bekliyoruz


Bildiğiniz gibi, enflasyon tahminlerinde gıda, enerji ve ithalat fiyatları da önemli rol oynuyor. Dolayısıyla, tahminlere geçmeden önce kısaca söz konusu değişkenlere dair varsayımlarımızı aktaracağım.

Başta enerji fiyatları olmak üzere, uluslararası piyasalardaki emtia fiyatlarında gördüğümüz düşüş eğilimi yılın üçüncü çeyreğinde de sürdü. Çin ve diğer gelişmekte olan ekonomilerdeki yavaşlamanın katkı verdiği bu eğilim Türkiye ekonomisinde de ithalat fiyatlarının ABD doları bazında gerilemesine neden oldu. Dolayısıyla, ham petrol fiyatları ve ABD dolarrı cinsinden ithalat fiyatlarına dair varsayımlarımızda aşağı yönlü güncellemeler yaptık (Grafik 19). Yıllık ortalamalar itibarıyla ham petrol fiyatları varsayımımızı 2015 yılı için 59 dolardan 54 dolara, 2016 yılı için ise 63 dolardan 54 dolara düşürdük. Gıda fiyatlarına dair yıl sonu varsayımlarında ise güncelleme yapmadık ve 2015 ve 2016 yıl sonu gıda enflasyonu varsayımımızı yüzde 8 olarak koruduk.


Maliye politikasının orta vadeli duruşu için ise 2016-2018 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonlarını temel aldık. Bir önceki Program’la karşılaştırıldığında, yeni projeksiyonlara göre gelirler ve harcamalar kalemlerinde milli gelire oranla 2015 yılında bir miktar artış ve sonraki yıllarda ise daha sınırlı bir azalış öngörülüyor. Bu görünüme bağlı olarak, enflasyondaki iyileşmenin kademeli bir şekilde gerçekleşeceğini ve enflasyonun yüzde 5 hedefine orta vadede ulaşacağını değerlendiriyoruz.


3. Enflasyon ve Para Politikası Görünümü


Şimdi sizlere, çizmiş olduğum çerçeve daahilinde ürettiğimiz enflasyon ve çıktı açığı tahminlerimizi sunacağım.

Orta vadeli tahminlerimizi oluştururken enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşumuzu sürdürdüğümüz bir çerçeveyi esas aldık. Ayrıca, sıkı makroihtiyati çerçevenin de katkısıyla yıllık kredi büyüme oranının geldiği makul seviyelerin devam edeceğini değerlendiriyoruz. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2015 yılı sonunda yüzde 7,4 ile yüzde 8,4 aralığında (orta noktası yüzde 7,9), 2016 yılı sonunda ise yüzde 5,0 ile yüzde 8,0 aralığında (orta noktası yüzde 6,5) gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Enflasyonun 2017 yılında yüzde 5’e yaklaşıp, orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağını öngörüyoruz


2015 yıl sonu enflasyon tahminimizde Temmuz Enflasyon Raporu’na göre yapılan yukarı yönlü güncellemenin 1,2 puanı üçüncü çeyrekteki döviz kuru hareketlerinin çekirdek enflasyon eğilimi üzerindeki yükseltici etkisinden kaynaklanıyor. Öte yandan, ithalat fiyyatları görünümünde bir önceki Rapora kıyasla gözlenen iyileşme yıl sonu enflasyon tahminine 0,2 puan aşağı yönlü etkide bulundu. Bu çerçevede, Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 6,9 olarak verilen 2015 yıl sonu enflasyon tahminini 1 puan yukarı yönlü güncelledik (Grafik 20).

Temmuz Enflasyon Raporu’nda yüzde 5,5 olarak verilen 2016 yıl sonu enflasyon tahminini ise 1 puan yukarı yönlü güncelleyerek yüzde 6,5’e yükselttik. 2015 yıl sonu enflasyon tahminindeki yukarı yönlü güncellemenin ve döviz kurunda yaşanan gelişmelerin gecikmeli etkilerinin 2016 yıl sonu enflasyon tahmini üzerinde sırasıyla 0,6 puan ve 0,8 puan yükseltici etki yapacağını tahmin ediyoruz. 2016 yılı ortalama ithalat fiyatı varsayımındaki gerileme ve 2016 yılı için öngörülen çıktı açığındaki sınırlı miktarda aşağı yönlü güncelleme ise 2016 yıl sonu tahminini önceki Rapor’a göre sırasıyla 0,3 puan ve 0,1 puan aşağı yönde etkiledi.




TCMB Yılsonu Enflasyon Tahminini Yukarı Çekti #eborsahaber

20 Ekim 2015 Salı

Türkiye"nin Ulusarası Yükümlülükleri Azaldı

Türkiye’nin Uluslararası yükümlülükleri Ağustos ayında, 2014 sonuna göre % 9.6 azaldı.


Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası açıklamasında


” 2015 Ağustos sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurtdışı varlıkları, 2014 yıl sonuna göre % 2,2 oranında artarak 235,4 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise % 9,6 oranında azalışla 606,6 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir.


Türkiye’nin yurtdışı varlıkları ile yurtdışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2014 yıl sonunda -440,5 milyar ABD doları iken 2015 Ağustos sonunda -371,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.


Varlıklar alt kalemleri incelendiğinde, rezerv varlıklar kalemi 2014 yıl sonuna göre 6,1 milyar ABD doları azalışla 121,3 milyar ABD doları, diğer yatırımlar kalemi 8,0 milyar ABD doları artışla 69,7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Diğer yatırımlar alt kalemlerinden bankaların Yabancı Para ve Türk Lirası cinsinden efektif ve mevduatları, 2014 yıl sonuna göre % 44,7 oranında artışla 32,1 milyar ABD doları olmuştur.


Yükümlülükler alt kalemleri incelendiğinde, 2015 Ağustos sonu itibarıyla, doğrudan yatırımlar (sermaye ve diğer sermaye) piyasa değeri ile döviz kurlarındaki değişimlerin de etkisiyle 2014 yıl sonuna göre % 17,6 oranında azalışla 146,5 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.


2015 Ağustos sonu itibarıyla, portföy yatırımları 2014 yıl sonuna göre 36,6 milyar ABD doları azalma göstermiştir. Yurtdışı yerleşiklerin hisse senedi stoku 2014 yıl sonuna göre % 30,3 oranında azalışla 43,2 milyar ABD doları olurken, borç senetleri alt kalemleri olan yurtdışı yerleşiklerin mülkiyetindeki DİBS stoku % 34,8 oranında azalışla 34,1 milyar ABD doları, Hazine’nin tahvil stoku (yurtiçi yerleşiklerce alınan tahvil stoku düşüldükten sonra) ise % 0,8 azalışla 38,4 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.


Aynı dönemde, diğer yatırımlar 2014 yıl sonuna göre 3,6 milyar ABD doları artış göstermiştir. 2015 Ağustos sonu ittibarıyla, diğer yatırımlar altında yer alan yurtdışında yerleşik Türk vatandaşlarının Merkez Bankası’ndaki kredi mektuplu döviz tevdiat hesapları 2014 yıl sonuna göre % 32,3 oranında azalışla 1,7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir. Aynı dönemde, yurtdışı yerleşiklerin yurtiçi yerleşik bankalardaki Yabancı Para mevduatı, 2014 yıl sonuna göre % 18,8 oranında artışla 40,7 milyar ABD doları olurken, TL mevduatı ise % 5,9 oranında artışla 14,2 milyar ABD doları olmuştur.


Bankaların ve diğer sektörlerin toplam kredi stoku önemli bir değişiklik göstermeyerek sırasıyla 94,0 milyar ABD doları ve 93,7 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir.” ifadelerine yer verdi.


 



Türkiye"nin Ulusarası Yükümlülükleri Azaldı #eborsahaber