cari açık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cari açık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2018 Cuma

Cari Açıkta Yine En Büyük Kalem Dış Açık Oldu

İntegral Menkul Değerler Araştırma Departmanının hazırladığı Cari İşlemler Verisi Değerlendirmesi aşağıda yer almaktadır:

Cari işlemler açığı kasım ayında beklentilerin bir miktar üzerinde 4.2 milyar $ seviyesinde geldi. Beklentiler 3.8-3.9 milyar $ seviyesindeydi. Bu veri ile birlikte Ocak-Kasım dönemine ait 11 aylık cari açık 39 milyar 393 milyon $ oldu. Geçen yılın aynı döneminde 28 milyar 652 milyon $ seviyesinde gerçekleşmişti. Yıllık bazda cari açık %37 artmış görünüyor.

Cari açıkta yine en büyük kalem dış açık. Ancak finansman tarafı ise nerdeyse en zayıf ay olarak gerçekleşmiş. Öncelikle 2017 yılında ilk defa portföy çıkışı oluşmuş. Kasım ayında 1.333 milyon $ çıkış gerçekleşmiş. 2017 yılında ilk çıkış olan ay oldu. Doğrudan yatırımlar kasım ayında 306 milyon $ olurken, diğer yatırımlardan 501 milyon $ giriş gerçekleşmiş. Net hata noksan kaleminden ise 813 milyon $ giriş görünüyor. Bu dört kalemden kasım ayında sadece 1.339 milyon $ finansman sağlanmış. Geri kalan miktar ise TCMB rezervlerinden karşılanmış. TCMB rezervleri kasım ayında 3.900 milyon $ azalmış.

Genel olarak kasım ayı cari açık verisini olumsuz ve Finansman tarafı en zayıf veri olarak değerlendirebiliriz. 2017 yılını 40 milyar $ çevresinde tamamlayacağız görünüyor. 2018 yılında ise hem dış ticaret açığı hem de petrol fiyatlarının yükselmesi nedeni ile cari açık daha yüksek oluşabilir.


İntegral Yatırım Menkul Değerler A.Ş.
www.integralmenkul.com.tr

***
Yasal Uyarı

Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeler yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.Yatırım danışmanlığı hizmeti ; aracı kurumlar, portföy yönetim şirketleri, mevduat kabul etmeyen bankalar ile müşteri arasında imzalanacak yatırım danışmanlığı sözleşmesi çerçevesinde sunulmaktadır.Burada yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır.Bu görüşler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabılır.Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun ssonuçlar doğurmayabilir.


  - http://eborsahaber.com/88981/2018/gundem/cari-acikta-yine-en-buyuk-kalem-dis-acik-oldu/

5 Ocak 2018 Cuma

TCMB: Cari Açık 2017 Yılında Kademeli Bozulma Gösterdi

Merkez Bankası"nın Ödemeler Dengesi ve Uluslararası Yatırım Pozisyonu Raporu (2017 III. Çeyrek) yayımlandı:

1.Cari İşlemler Hesabı

2017 yılının ilk dokuz aylık döneminde yıllıklandırılmış cari işlemler dengesi 2016 yılı sonuna kıyasla kademeli bir bozulma göstermiş, üçüncü çeyrek itibarıyla cari açık 39,7 milyar ABD dolarına yükselmiştir.

Çekirdek gösterge olarak kabul edilen altın hariç ile enerji ve altın hariç cari işlemler dengesi göstergelerinde ise, yılın ilk üç çeyreğinde geçen yıl sonuna kıyasla iyileşme kaydedilmiştir .

Üçüncü çeyrek itibarıyla altın ve enerji hariç cari açığın 2015 yılından bu yana en düşük seviyeye gerilediği görülmektedir. Öte yandan, mevsimsellikten arındırılarak bakıldığında, cari dengenin tüm göstergelerinde izlenen bozulma eğilimi üçüncü çeyrekte devam etmiştir .

Cari işlemler dengesinin temel belirleyicisi olan dış ticaret dengesi üçüncü çeyrekte bozulma kaydetmiştir

Bu bozulmanın temel nedeni, ihracatta gözlenen olumlu seyre karşın, gerek güçlü seyreden iç talebe gerekse enerji fiyatlarındaki artışa bağlı olarak ithalatta gözlenen yüksek oranlı artış olmuştur. Son yıllarda ihracatın ithalata kıyasla daha yüksek oranda büyümesi dış ticaret açığında daralma sağlarken,2017 yılının üçüncü çeyreğinde ithalatın büyüme oranı ihracatın büyüme oranının üzerinde gerçekleşmiştir

Dış talepteki güçlü seyir, ihracattaki olumlu seyri desteklemeye devam etmiştir. İhracat yapılan ülkelerdeki pazar büyümesinin bir göstergesi olan ihracat ağırlıklı küresel büyüme oranı, gayri safi hasıla kaynaklı küresel büyüme oranına kıyasla daha güçlü bir artış eğilimi sergilemektedir (Grafik 5). Toplam ihracatın yarıya yakınının yapıldığı, en büyük ticaret ortağımız olan Avrupa Birliği"nde süregelen toparlanma eğilimi bölgeye yaptığımız ihracata olumlu yansımayı sürdürmüştür (Grafik 6). Bunun yanı sıra, çevre ülkelerle ilişkilerdeki normalleşme de ihracat artışına katkı sağlamıştır.

Yılın üçüncü çeyreğinde Türk lirası yıllık bazda değer kaybını sürdürmüş, TÜFE bazlı reel kur endeksi 90 seviyesine gerilemiştir Buna karşın, üçüncü çeyrekte güçlü seyreden iç talep ve düşük baz etkisi nedeniyle altın hariç ithalat miktarı yıllık bazda yüzde 14,6 oranında artış göstermiştir. Aynı dönemde altın hariç ithalat fiyatları ise yüzde 6,6 oranında yükselmiştir. Öte yandan, altın ithalatı önceki çeyrekte olduğu gibi üçüncü çeyrekte de 5,2 milyar ABD doları gibi oldukça yüksek bir seviyede gerçekleşmiştir. Bu gelişmeler neticesinde, toplam ithalat yıllık bazda yüzde 30,1 oranında artış kaydetmiştir.

2016 yılında belirgin biçimde gerileyen seyahat gelirlerinde, 2017 yılının ikinci çeyreğinde başlayan toparlanma eğilimi, üçüncü çeyrekte ivmelenmiştir. Rusya başta olmak üzere çevre ülkelerden gelen ziyaretçi sayılarındaki artış söz konusu toparlanmada önemli rol oynamıştır. Seyahat gelirleri yıllık bazda yüzde 39,7 oranında artış kaydederek, cari açığı azaltıcı yönde katkı sağlamıştır.

2.Finans Hesabı

Küresel ekonomideki olumlu görünüm, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke para politikalarına dair belirsizliklerin azalması ve bu gelişmelerin desteği ile gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahındaki artış 2017 üçüncü çeyreğinde ödemeler dengesi finans hesabındaki gelişmeleri etkileyen temel unsurlar olmuşlardır. Öte yandan, TL"nin diğer paralar karşısında bu dönemdeki istikrarlı seyri ve ekonomik büyümede görülen toparlanmanın belirginleşmesi portföy ve diğer yatırım girişlerine etki eden ülkemize özgü olumlu ayrıştırıcı unsurlar olmuştur.

Ödemeler dengesi finans hesabına ana başlıklar itibarıyla bakıldığında, doğrudan yatırım girişlerinde bir süredir görülen düşük seviyelerde yatay seyrin devam etmekte olduğu görülmektedir. Öte yandan, gelişmekte olan piyasalara yönelik ortaya çıkan sermaye girişlerinin bir yansıması olarak, portföy yatırımları yükümlülük kalemi kaynaklı girişler artmaktadır. Diğer yatırım girişlerinde ise bankacılık sektörü kaynaklı kredi girişlerinin azalması neticesinde, düşüş eğilimi devam etmektedir.

2.1 Doğrudan Yatırımlar

Yurt dışı yerleşiklerin ülkemizde gerçekleştirdiği doğrudan yatırımlar temelde sermaye ve gayrimenkul yatırımlarından oluşmaktadır. Bir süredir düşük seviyelerde ve yatay seyretmekte olan yurt içine doğrudan sermaye yatırımları bu eğilimini 2017 yılı üçüncü çeyreğinde de devam ettirmiştir. Jeopolitik siyasi gelişmelerin bölgemize yönelik risk algısını olumsuz yönde etkilemesi doğrudan yatırım girişlerinde bu dönemde ortaya çıkan, düşük platodaki yatay seyrin temel nedenini oluşturmuştur.

2017 yılı üçüncü çeyreğinde, coğrafi olarak Avrupa en fazla sermaye yatırımının geldiği bölge olmaya devam ederken, hizmetler sektörü en fazla yatırım çeken sektör olmuştur (Kutu 1). Öte yandan, yurt içine doğrudan yatırımların diğer önemli bileşeni olan gayrimenkul yatırımları, 2012 yılında yabancılara Türkiye"de mülk almayı kolaylaştıran ilgili yasanın değiştirilerek uygulama tebliğinin çıkarılması ile birlikte 2013 yılından başlayarak hızlı bir artış göstermiştir. 2017 yılı üçüncü çeyreğinde gayrimenkul yatırımları, bir önceki yılın aynı dönemine göre bir miktar artarak 1,3 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.

2.2 Portföy yatırımları

Portföy yatırımlarının temel seyri yurt dışı yerleşiklerin yurt içinde yaptığı yatırımlar tarafından belirlenmektedir. Portföy yatırımları yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki yatırımları (portföy yatırımları net varlık edinimi) ile yurt dışı yerleşiklerin yurt içindeki yatırımları (portföy yatırımları net yükümlülük oluşumu) toplamından oluşmaktadır. Bankalar ve diğer sektörlerin toplamından oluşan yurt içi yerleşiklerin yurt dışındaki portföy yatırımları, yılın üçüncü çeyreğinde bankaların likidite tercihlerinin bir sonucu olarak yurt dışı portföylerini azaltması nedeniyle düşüş göstermiştir.

Küresel risk iştahının sürmesiyle bu çeyrekte de gelişmekte olan ekonomilere yönelik portföy girişleri sürmüştür. TL"nin diğer paralar karşısında istikrarlı seyri ve yurt içi büyüme beklentilerine yönelik ortaya çıkan görünüm bu dönemde ülkemiz portföy girişlerinde olumlu yönde ayrışmaya yol açmıştır. Enstrüman bazında bakıldığında, Hazine"nin yurt dışı ihraçları (eurobond) hariç tüm kalemlerde giriş yönlü hareket gözlenirken genel hükümetin yurt içinde ihraç ettiği borç senetleri ve bankacılık sektörünün yurt dışı piyasalarda ihraç ettiği borç senetleri bu çerçevede öne çıkmıştır. Diğer taraftan, bu çeyrekte hisse senetlerinde de yüklü giriş yönlü hareket gerçekleşmiştir.

2.3 Diğer Yatırımlar - Krediler

Diğer yatırım girişlerinde, bu dönemde bankaların yurt dışı menkul kıymet ihracı yoluyla fon girişlerine yönelmeleri döviz kredisi kullanımlarını azaltmıştır. Bu çerçevede 2017 yılı üçüncü çeyrekte, bankaların 792 milyon ABD doları net kredi geri ödemesi gerçekleştirdikleri görülmüştür. Diğer sektörler ise bu dönemde ağırlıklı olarak kısa vadeli olmak üzere 1,5 milyar ABD doları net kredi kullanıcısı olmuştur.

Finansman unsurları kalite yönünden değerlendirildiğinde, bir yıl öncesine göre, rezerv yeterlilik oranı ve doğrudan yatırım girişlerinde bir miktar gerileme gözlenirken diğer unsurlar mevcut seviyelerini korumuştur.

Net Hata ve Noksan (NHN) kalemi 2017 yılının üçüncü çeyreğinde 3,5 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Yıllık bazda bakıldığında, üçüncü çeyrekte on iki aylık birikimli NHN"nin 6,2 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleştiği ve toplam döviz gelirlerine oranının da yüzde 3,0 seviyesinde olduğu görülmektedir.

3.Uluslararası Yatırım Pozisyonu

Türkiye"nin yurt dışı varlıkları ile yurt dışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP), 2017 yılının üçüncü çeyreğinde negatif yönlü artış göstermiştir. Bu artışta, değer ve kur hareketleri belirleyici olmuştur. 2017 Eylül sonu itibarıyla, UYP verilerine göre, Türkiye"nin net yükümlülük pozisyonu yılın ikinci çeyreğine kıyasla yüzde 2 artarak 440,6 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde, yurt dışı varlıklar yüzde 1,2, yükümlülükler yüzde 1,7 oranında artmıştır.

Ödemeler dengesi kaynaklı akım işlemler ile stok UYP verilerinin karşılaştırmasına dayalı bütünleşik UYP hesaplarına bakıldığında, net yükümlülük pozisyonundaki negatif yönlü artışın ağırlıklı olarak, değer ve kur değişimlerinden kaynaklandığı görülmektedir. Yılın üçüncü çeyreğinde, ikinci çeyreğe göre BIST Ulusal 100 Endeksi yüzde 2,5 artarken, Türk lirasının ABD doları karşısında yüzde 1,9 oranındaki değer kaybetmesi, kur ve fiyat değişimlerini belirleyen temel gelişme olmuştur.

Sektörel olarak değerlendirildiğinde, diğer sektörlerin 352 milyar ABD doları ile en yüksek net yükümlülük pozisyonunu taşıdığı, bunu 208 milyar ABD doları ile bankacılık sektörünün izlediği görülmektedir. Söz konusu sektörlerin toplama katkıları yüzde 102,3 olup, bu sektörlerdeki gelişmeler UYP"nin genelini belirlemektedir. Diğer taraftan, Merkez Bankası geleneksel olarak net varlık pozisyonu, genel hükümet ise net yükümlülük pozisyonu taşımaktadır.

Yılın üçüncü çeyreğinde, yurtdışı yerleşiklerin DİBS ve hisse senedi alımları ile diğer sektörün yurtdışında tahvil yoluyla borçlanmasının yanı sıra değer ve kur değişimleri, net UYP"de gözlenen gelişmenin temel kaynaklarını oluşturmaktadır. Yatırım araçları detayında incelendiğinde, bir önceki çeyreğe göre doğrudan yatırımlardan kaynaklanan net yükümlülükler 4 milyar ABD doları artarak 136 milyar ABD doları olurken ,portföy yatırımlarından kaynaklanan net yükümlülükler 5 milyar ABD doları artarak 176 milyar ABD doları olmuştur.

UYP"nin yükümlülük tarafında portföy yatırımları stokunun 2017 yılı ikinci çeyreğine göre 4,5 milyar ABD doları artmasında, ödemeler dengesi akım işlemlerindeki 4,8 milyar ABD doları artış ile değer ve kur değişimlerindeki azalma etkili olmuştur. Ödemeler dengesi akım işlemlerindeki söz konusu artış ise özellikle bankalarca ihraç edilen 3,7 milyar ABD doları değerindeki Borç Senetleri alımlarından kaynaklanmıştır.

UYP"nin yükümlülük tarafında uzun vadeli kalemlerin ağırlığı korunmaktadır. Sektörlerin toplamı olarak bakıldığında, 2017 yılı üçüncü çeyreğinde UYP yükümlülüklerinin yaklaşık yüzde 71"i uzun vadelidir. Alt sektörlere bakıldığında ise, Merkez Bankası"nın yüzde 86"sının, Genel Hükümet"in ve diğer sektörlerin yükümlülüklerinin ise sırasıyla yüzde 68 ve 76"sinin uzun vadeli olduğu anlaşılmaktadır. 2015 yılından başlayarak, Merkez Bankası"nın aldığı kararların da etkisi ile bankacılık sektörü yükümlülüklerinin vade yapısında uzun vadenin payının arttığı ve aynı dönem itibarıyla bu oranın yaklaşık yüzde 63 düzeyinde gerçekleştiği gözlenmektedir.

UYP"nin yükümlülük kalemleri temelde dış borç stokunun ana bileşenlerini oluşturmaktadır. İlgili yükümlülük kalemlerinden hareketle dış borç stoku verileri incelendiğinde, yılın üçüncü çeyreğinde dış borç stokunun sınırlı bir artış göstererek, 438 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir. Söz konusu artışta, özel sektörün özellikle uzun vadeli borçlarındaki yükselme etkili olmuştur. Borçlu dağılımına göre, özel sektör yüzde 70"lik payı ile brüt dış borç stokundaki en ağırlıklı sektördür.

TCMB brüt uluslararası rezerv stoku, 2017 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki döneme göre 3,2 milyar ABD doları artarak 111,9 milyar ABD doları olmuştur. Türkiye"nin uluslararası rezervlerinin diğer unsurunu oluşturan bankaların muhabirlerindeki yabancı para varlıkları ise 1,7 milyar ABD doları azalarak 23,2 milyar ABD doları olmuştur. Öte yandan, vadesine 1 yıl ve daha az kalan dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borçlar (KVDB) bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,9 azalarak 170,1 milyar ABD doları düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu gelişmeler sonucunda, rezerv yeterlilik göstergesi olarak takip edilen toplam uluslararası rezervlerin KVDB stokuna oranı yüzde 79,5 düzeyinde gerçekleşmiştir. Yurt dışı şube ve iştirakler hariç tutulduğunda söz konusu oran, yüzde 91,3 olarak hesaplanmaktadır. IMF Rezerv Yeterlilik Göstergesi ise yüzde 85,4 olarak hesaplanmıştır.

UYP verilerine göre, Türkiye"nin doğrudan yatırım yükümlülüklerinin stok değeri, 2015 sonunda 156,5 milyar ABD doları iken 2016 sonunda 141,6 milyar ABD dolarıdır. En önemli paya sahip olan sermaye yükümlülükleri 2015 yılında 147,6 milyara ABD doları iken 16,6 milyar ABD doları azalarak bir sonraki yıl 131,0 milyar ABD doları olmuştur. İki dönem arasında, ödemeler dengesi işlemleri kaynaklı 6,9 milyar ABD doları tutarında sermaye girişi gerçekleşirken; kur, değer ve diğer değişimlerden dolayı 23,5 milyar ABD dolarlık bir azalış yaşanmıştır .

Türkiye"deki sermaye yatırımlarının sektörel dağılımı incelendiğinde; 2005 yılından itibaren özellikle finans ve sigorta faaliyetleri ile bilgi ve iletişim alt sektörlerine yapılan yatırımların arttığı ve 2016 yıl sonu itibarıyla sektörel dağılımda söz konusu sektörlerin yanısıra elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı ile toptan ve perakende ticaret sektörlerinin de ön plana çıktığı gözlenmektedir.

 

  - http://eborsahaber.com/88774/2018/gundem/tcmb-cari-acik-2017-yilinda-kademeli-bozulma-gosterdi/

8 Aralık 2015 Salı

Şimşek, Bankacılık Sektörü Sağlam Yapısının Koruyor

Bu hafta içerisinde Başbakan Davutoğlu’nun yol haritasını detaylandıracağını ifade eden Şimşek açıklamalarda bulundu.


AB Yeniden Önemli Bir Çıpa Olacak


Avrupa Birliği ölçütlerinin önemine vurgu yapan Bakan, “AB çıpası kurumsal altyapının iyileştirilmesi için de önemli. AB yeniden önemli bir çıpa olacak” dedi.


Bankacılık Sektörü Sağlam Yapısının Koruyor


Şimşek, “Bankacılık Sektörü Sağlam Yapısının Koruyor. Bankacılık sektörünün öz kaynak getirisi hala yüksek durumda. Bankacılık sektöründe kredilerin mevduata oranı %120’yi aşmış durumda.” dedi. Ancak sermaye piyasaları bankacılığa dayalı olmaması gerektiğine de dikkat çekti.


İmar Rantlarının Vergilendirilmesi İçin Adım Atacağız


Gayrimenkul sektörü ile ilgili olarak açıklamalarda bulunan Şimşek “İmar rantlarının vergilendirilmesi için adım atacağız. Önümüzdeki dönemde imar rantlarının vergilendirilmesi atacağımız adımların temel unsurlarından. Vergide başta gayrimenkul olmak üzere beli alanlarda çok büyük istisnalar var, bunlar düzeltilecek” ifadelerini kullandı.


İşlenmiş Gıda Fiyatları Enflasyon İçin Önemli


Şimşek enflasyon ile ilgi ise “Enflasyonda en önemli faktör işlenmemiş gıda fiyatları. Gıda fiyatlarındaki artış ölçek sorunundan kaynaklanıyor” dedi.


Cari Açık 2016’da %4 Altına Gerileyebilir


Önümüzdeki sene muhtemelen gelişmekte olan ülkelerden rezerv hariç 300 milyar dolara yakın para çıkacağını söyleyen Şimşek “ Cari açık bu sene muhtemelen milli gelirin %4,7’si civarında gerçekleşecek. Cari açık 2016’da %4 altına gerileyebilir. Cari açıkta sürdürülebilir seviye yüzde 3” ifadelerini kullandı.


Faizlerin Küresel Çapta Yükseleceği Dönemin Başındayız


Şimşek açıklamalarına, “Maliye politisındaki güçlü duruş devam ederse para politikasında bir miktar alan açılıyor. Vergilendirme sistemini değiştireceğiz ve portföy şirketleri nezdinde kaynak yönetim mekanizmasını geliştirecek. Kredi oranının yüksek olduğu durumda sermaye piyasalarının gelişmesi önemli, önümüzdeki dönemde gerekirse portföy yönetiminde düzenleme yapılır. BES’e %25’lik destek bütçede çok önemli bir kaleme ulaşmaya başladı” diyerek son verdi.



Şimşek, Bankacılık Sektörü Sağlam Yapısının Koruyor #eborsahaber

13 Ekim 2015 Salı

Yerli Otomobil Sona Yaklaşıyor

Dış ticarette oluşan cari açığın finansmanına olası katkısı nedeni ile gündemden düşmeyen yerli otomobil üretiminde son aşamaya geliniyor.


ısıkBilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada,“3 adet yerli otomobil prototipimiz çıktı. Yerli otomobili 2019 yılı sonuna kadar seri üretimini başlamayı planlıyoruz.” ifadelerini kullanarak sona doğru yaklaşıldığının müjdesini verdi.


Dış ticaret ithalat bacağının en önemli kalemlerinden biri olan otomobil ithalatı yerli otomobil üretimi ile aşılmaya çalışılıyor. Türkiye bu müjdeli haberi heyecanla takibe devam ediyor.


 


 



Yerli Otomobil Sona Yaklaşıyor #eborsahaber

19 Eylül 2015 Cumartesi

Fitch Ratings Değişikliğe Gitmedi

Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings planlı değerlendirme raporunda değişikliğe gitmedi.


Fitch değerlendirme raporunda,“Bütçe dengesi güçlü, mali disiplin sürdürülüyor. Ayrıca mali disiplinin sürdürülmesine yönelik taahhüdün farklı siyasi çevrelerden destek gördüğü anlaşılıyor. Genel hükümet borcunun milli gelire oranında düşme trendinin devam etmesini ve 2017’nin sonunda yüzde 30’a gerilemesi bekleniyor. BBB notu olan ülkelerde bu oranın medyanı yüzde 43.1 düzeyinde” ifadelerini kullandı.


Siyasi Belirsizlik


Genel seçimler sonrası hükümetin kurulamaması ve tekrar seçime gidilmesinin yarattığı siyasi belirsizliğe vurgu yapan Fitch, “Türkiye’de siyasi ortam sön dönemde kötüleşti. AKP’nin meclisteki çoğunluğunu kaybetmesinin ardından yürütülen koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanması ile ilan edilen Kasım seçimleri ciddi bir belirsizlik yaratıyor. Anketler Kasım’da yapılacak seçimlerden bir önceki seçime göre çok farklı bir sonuç çıkmayacağını işaret ediyor. Çözüm sürecinin sonlanması ile çok sayıda ölüm haberleri gelmeye başladı. Bu gerilimin uzun süre devam etme riski bulunuyor. Ayrıca IŞİD’in saldırılarını takiben Türkiye’nin Suriye’deki çatışmalara dahil olma riski de mevcut. Son yapısal dönemde yapısal reformlarda ciddi bir yavaşlama görülürken bu reformların ne zaman canlanacağı konusunda belirsizlik hakim. Reformlarda yaşanan duraksamanın ardından AKP 2014 yılında kapsamlı bir program açıkladı. Ancak bu sadece sınırlı bir oranda uygulandı ve seçim sonrası dönemde bu programa sahip çıkılıp çıkılmayacağı konusunda şüpheler bulunuyor.” değerlendirmesini yaptı.


Cari Açık


Cari açığa da değinen Fitch, “Dış kırılganlıklar Türkiye’nin kredi notu üzerinde belirleyici olmayı sürdürüyor. Ancak son değerlendirmemizden bu yana bu tarafta bariz bir zayıflama yaşanmadı. Net dış borç yükselmeye devam ediyor. 2015’in sonunda milli gelire oranının yüzde 37.6’ya ulaşması öngörülüyor. Benzer ülkelerde bu oran yalnızca yüzde 6.9 seviyesinde. Fitch uzmanları, petrol fiyatındaki düşüşün etkisiyle cari açığın milli gelire oranının 2015’te 0.8 puan azalarak yüzde 4.6’ya gerilemesini bekliyor. Cari açık ve borçlanma harici finansal kaynak yaratma konusunda herhangi bir yapısal iyileşme işareti gözlenmiyor” ifadelerini kullandı.




Fitch Ratings Değişikliğe Gitmedi #eborsahaber

10 Eylül 2015 Perşembe

Türkiye"de İkiz Açıklar Dönemi Kapanmıştır

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Temmuz ayı ödemeler dengesi ve büyüme verilerini değerlendirdi.


Cari açıkta ilk 7 ayda düşüş var


Yıl sonuna doğru iyileşme devam edecek Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Temmuz ayı ödemeler dengesi verilerini değerlendirdi.


Bugün açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, Türkiye’nin ilk 7 aylık cari açığında %5,6’lık bir azalma var.

Geçen yıl ilk 7 ayda 26,9 milyar Dolar olan cari işlemler açığı bu yılın ilk 7 ayında 25,4 milyar Dolara geriledi. Cari İşlemler Hesabındaki açığımız geçen yılın aynı dönemine göre 1,5 milyar Dolar azaldı. Bu, ülke ekonomimiz için oldukça olumlu bir gelişme.


Cari açığın düşüşünde dış ticaret açığındaki düşüş etkili Cari açıktaki bu olumlu gelişmenin altında büyük ölçüde ilk 7 ayda görülen dış ticaret açığındaki düşüş yatıyor. 2014 yılının ilk 7 ayında 34 milyar 183 milyon Dolar açık veren Dış Ticaret Dengesi kalemi, bu yılın aynı döneminde 30 milyar 754 milyon Dolar açık verdi.Geçen yıla göre %10 daha az dış ticaret açığı vermemiz sayesinde, dış ticaret kaleminin cari açığın iyileşmesine 3,4 milyar Dolarlık katkısı oldu.


Ekonomi Bakanlığı olarak, 2015 yılında bir küresel dış ticaret daralmasının gerçekleşeceğini tahmin ettiğimizi belirtmiştik. Tüm dünyada görüldüğü gibi Türkiye’nin de hem ihracatında hem de ithalatında düşüşler görülüyor. Ancak Hükümet olarak Ekonomi bakanlığı eliyle aldığımız önlemler ve Türk ihracatçısının büyük özverisi sayesinde ihracatımızdaki düşüş ithalatımızdaki düşüşten çok daha yavaş.


Özellikle Ağustos ayından itibaren, yılın geri kalan bölümünde dış ticaret kaleminin cari açığa olumlu etkide bulunmaya devam edeceğine şahit olacağız.

Türkiye’de ikiz açıklar dönemi kapanmıştır Türk ekonomisinin geçmişte devamlı vurgulanan bir zayıf yanı vardı: ikiz açıklar. Yani Türk ekonomisi hem “bütçe açığı” hem de “cari açık” vereen bir ekonomiydi ve bu durum küresel ekonomik dalgalanmalara büyük duyarlılık yaratıyordu.


Bugün baktığımızda 2015 yılının ilk 6 ayında açık değil, 800 milyon Dolar fazla veren merkezi yönetim bütçemiz ve giderek düşen cari işlemler açığımız var. Dolayısıyla Türkiye’de ikiz açıklar döneminin kapanmaya başladığını ifade edebiliriz.Attığımız rasyonel adımların olumlu sonuçlarını görmeye başlıyoruz. Dünyaya rasyonel gözle bakan bir kişiye, dünya rasyonel bir bakış açısı sunar. Bu ilişki karşılıklıdır.


Yıl sonuna doğru iyileşme devam edecek


Kamuoyunun bilmesini isteriz ki, şu ana kadar geçen süreçte elde ettiğimiz sonuçlar beklentilerimizle birebir uyumlu. Dünya ticaretindeki gelişmeleri anlık izliyor ve önlemleri alıyoruz. Ülkemiz ihracatçısı bu zor küresel şartlarda rakiplerine göre daha iyi bir performans sergiliyor. Bu sayede yılın kalan 5 ayında da dış ticaret açığımızdaki azalma devam edecek. Böylece dış ticaretimiz bu yıl cari açıktaki düşüşü güçlü şekilde desteklemeye devam edecekk.

Küresel şartlar her ne olursa olsun, geçmişte bir yapısal sorun haline gelmiş ülkemizin cari işlemler açığı sorununun çözümü daha fazla ihracat ve üretim ile mümkündür. Bu şuurla ülkemiz ihracatını ve üretim gücünü artırmak için kamu ve reel sektörü ile sivil toplum kuruluşları ile hep beraber var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.


Kaynak: Matriks



Türkiye"de İkiz Açıklar Dönemi Kapanmıştır #eborsahaber

11 Ağustos 2015 Salı

Zeybekci: Cari açıkta ilk 6 ayda düşüş var

Geçen yıl ilk 6 ayda 24,5 milyar Dolar olan cari işlemler açığı bu yılın ilk 6 ayında 22,7 milyar Dolara geriledi. Cari işlemler açığımız geçen yılın aynı dönemine göre 1,8 milyar Dolar daha az oldu. Bu ülke ekonomimiz için oldukça olumlu bir gelişme.


Cari Açığın Düşüşünde Dış Ticaret Açığındaki Düşüş Etkili


Cari açıktaki bu olumlu gelişmenin altında büyük ölçüde ilk 6 ayda görülen dış ticaret açığındaki düşüş yatıyor. 2014 yılının ilk yarısında 29,4 milyar Dolar açık veren Dış Ticaret Dengesi kalemi, bu yılın aynı döneminde 24,9 milyar dolar açık verdi. Geçen yıla göre %15,1 daha az dış ticaret açığı vermemiz sayesinde, dış ticaret kaleminin cari açığın iyileşmesine 4,4 milyar dolarlık bir katkısı oldu.


Ekonomi Bakanlığı olarak, 2015 yılında bir küresel dış ticaret daralmasının gerçekleşeceğini tahmin ettiğimizi belirtmiştik. Tüm dünyada görüldüğü gibi Türkiye’nin de hem ihracatında hem de ithalatında düşüşler görülüyor. Ancak Ekonomi Bakanlığı olarak aldığımız önlemler ve Türk ihracatçısının büyük özverisi sayesinde ihracatımızdaki düşüş ithalatımızdaki düşüşten çok daha yavaş. İlk 6 ayda ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre %8,2 azalırken ithalatımız %10,9 düşüş gösterdi.

Dolayısıyla dış ticaret açığımızda bir iyileşme görülüyor bu da ülkemizin Cari İşlemler Dengesine çok önemli bir katkı veriyor. Yılın ikinci yarısında dış ticaret kalemi cari açığa olumlu etkide bulunmaya devam edecek.


Hizmetler Kaleminin Cari Açığa Olumlu Katkısında Düşüş Var


Hizmetler sektörü, ülkemizin dünya ekonomisi içinde rekabet gücü en yüksek olan alanlarından biri. Ülkemiz ödemeler dengesine hizmetler kalemi daima olumlu katkı veriyor. Ancak bu sektör küresel siyasi ve ekonomik gelişmelerin etkisine açık bir sektör. Özellikle Seyahat sektörü bölgede yaşanan tüm ekonomik ve siyasi gelişmeleerin etkisini doğrudan yansıtıyor.

2014 yılının ilk 6 ayında 9,1 milyar dolar fazla veren Hizmetler Kalemi bu yılın aynı döneminde %13,9’luk bir düşüşle 7,8 milyar dolar fazla verdi. Bu düşüşün tamamına yakını seyahat kalemindeki %13,9’luk düşüşten geldi.


Yıl Sonuna Doğru İyileşme Devam Edecek


Kamuoyunun bilmesini isteriz ki, şu ana kadar geçen süreçte elde ettiğimiz sonuçlar beklentilerimizle birebir uyumlu. Dünya ticaretindeki gelişmeleri anlık olarak izliyor ve önlemleri alıyoruz. Bu yıl küresel ticarette paralel şekilde ülkemiz ihracatı ve ithalatı düşmeye devam ediyor. Ancak ülkemiz ihracatçısı bu zor küresel şartlarda rakiplerine göre daha iyi bir performans sergiliyor. Bu sayede yılın ikinci yarısında da dış ticaret açığımızdaki azalma devam edecek. Böylece dış ticaretimiz bu yıl cari açıktaki düşüşü güçlü şekilde destekleyecek.

Küresel şartlar her ne olursa olsun, geçmişte yapısal bir sorun haline gelmiş ülkemizin cari işlemler açığı sorununun çözümü daha fazla ihracat ve üretiim ile mümkündür. Bu şuurla ülkemiz ihracatını ve üretim gücünü artırmak için kamu ve reel sektörü ile sivil toplum kuruluşları ile hep beraber var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.



Zeybekci: Cari açıkta ilk 6 ayda düşüş var
#eborsahaber